Uzunca bir süredir bilinen
nedenlerden ötürü pek gezemiyoruz; o nedenle “yazmak” için eski defterleri
açmak gerekiyor. Yavaş da olsa geziler yeniden başlarken üç yıl önceki bir
geziden söz etmek istiyorum: Safran hasadı.
Safran ya da Latince adıyla Crocus sativus L., dünyanın olmasa bile
hiç kuşkusuz Türkiye’nin belki de en
pahalı baharatı. Bir gramı 2018’de 25 TL.’na satılıyordu, bu yıl ise
öğrendiğime göre 50 TL.’na yükselmiş!
Her ne kadar bazı kaynaklarda
safranın anavatanının Anadolu ve Doğu Akdeniz çevresi olduğu kaydedilse de,
binlerce yıl önce Keşmir ve İran’da safran yetiştirildiği bilinmekte. Çin,
Sümer, Roma, Yunan ve Mısır uygarlıklarında safranın izine rastlanılmakta.
Boya, ilaç, kozmetik ve gıda
sanayilerinde kullanılan safran günümüzde İran, Azerbaycan, Hindistan,
Pakistan, Yeni Zelanda, Yunanistan, İtalya, Fransa, İspanya, Fas, Mısır ve
İsrail’de yetiştirilmekte.
Çiğdeme benzeyen soğanlı bir
bitki olan safranın toprak üstü kısmı yıllık, soğan kısmı çok yıllık bir
niteliğe sahip. Ağustos/Eylül aylarında ekilen soğanlar Ekim/Kasım
ortalarında kadar çiçek vermekte.
Mor/eflatun taç yapraklı çiçeklerde üç tane sarı erkeklik ve bir tane dişi
organ bulunmakta. Dişi organın “tepecik/stigma” denilen kısmı da üç koyu
kırmızı renkte ipliksi parçaya sahip. Safran olarak kullanılan kısım işte bu
koyu kırmızı renkteki iplikçikler. Bu iplikçikler, ağırlığının yüz bin katına
kadar boyama gücüne sahip. Safranın mor renkli taç yapraklarından reçel
yapılıyor, sarı renkli kısımları ise ağırlıklı olarak lokum imalatında
kullanılmakta.
Yazının giriş cümlesinde safranın
çok pahalı bir “baharat” olduğunu belirttik. Peki bu pahalılığın nedeni ne?
Bunun nedeni, safran çiçeğindeki o kırmızı iplikçiklerin tek tek elle
toplanılması. Emek-yoğun bir süreç. Bir gram safran elde etmek için 55-65
arasında çiçeğin elden geçirilmesi gerekmekte.
Tarihsel veriler safranın ta
Hititler döneminden beri Anadolu’nun pek çok yöresinde kendiliğinden yetişen
bir bitki olduğunu göstermekte.
Rivayet olunur ki, Mardin’in
hemen yakınlarında olan Süryani kilisesinin adı, bazı bölümleri inşa edilirken
harcına bol miktarda civarda yetişen safran konulduğu için Deyr-ul Zafaran
olmuş!
Darüşşafaka Lisesi’nin müdürü
Binbaşı Hüseyin Efendi, 1887/1888’de yayınlanan Memâlik-i Osmâniyye’nin Zirâat Coğrafyası adlı kitabında;
“Çiçeklerinin ortasında bulunan sivri tığlarından yâ’ni a’zâ-i te’nislerinden [üreme organlarından] sarı bir boya istihsal olunan [üretilen] za’ferân nebâtı Kastamonu vilayetinin Zaferânbolu kazasında Akviran [Akören], Davut Obası, İmros, Karaca Tepe, Memikli, Sarı Ahmetli karyelerinde [köylerinde] pek çok zer’olunduğu [ekildiği] gibi Selanik vilayetinin cenub-i garbi tarafında Kozana kasabası civarında Kaybuni de ve Edirne hâvâlîside ve Halep’te ve Trablusgarp vilayetinde ve Mısır vilayet-i mümtâzesinde zirâat olunur” bilgisini vermekte.
1890’lı yıllarda Anadolu’yu karış
karış dolaşan Düyun-u Umumiye görevlisi Vital Cuinet, kaleme aldığı La Turquie d’Asie adlı muhteşem eserinde
safranın yöredeki güzel ve geniş çayırlıklarda kendiliğinden yetiştiğini,
ayrıca çevredeki tüm köylerde safran ekildiğini ve bunun önemli bir gelir
kaynağı olduğunu belirtir.
Osmanlı döneminde Anadolu’da
epeyi miktarda safran tarımı yapılıyormuş. Bazı kayıtlara göre XIX. yüzyılın
ortalarında İngiltere’ye 9,7 ton kadar safran ihracatı yapılmış. Ancak, üretim
zaman içinde düşmüş. Özellikle de 1950’lerde Karabük’te demir-çelik tesisinin
açılmasından sonra kimse safran ile uğraşmaz olmuş.
Neyse ki, son yıllarda bazı
girişimcilerin çabaları ile safran üretimi yeniden canlanmaya başlamış. Fakat
bu canlanmanın geçmişle kıyaslanması pek mümkün değil. Tesadüfen tanıştığım bir
üretici, 2017 yılında toplam üretiminin 11-12 kg. kadar olduğunu söyledi. Yine
aynı üretici, “İran safranı neden ucuz?” diye sorduğumda “ onun kalitesi iyi
değil” yanıtını verdi. Daha sonra karşılaştığım bir ziraat mühendisine aynı
soruyu sorduğumda, “İran’da dağ-taş safran tarlası, üretim fazla. Bir kalite
farkı filanda yok. Tamamıyla arz-talep meselesi” yanıtını aldım.
Evet, safran üretimi, yeniden
Safranbolu ekonomisine katkı sağlamaya başlamak üzere. Bu amaçla bazı köylülere
safran soğanı dağıtılmış, tarlalar oluşturulmuş, yıllık üretim 25-30 kg.
seviyesine çıkmış. Üretimin Türkiye genelinde geniş bir kitlenin dikkatini
çekmesi amacıyla da birkaç yıldır, hasat zamanı, ilçede bir festival
düzenleniyor. Bu festival nedeni ile Safranbolu’yu ziyaret edenlerin sayısı hiç
de az değil. Yöreyi ziyaret edenler Yukarıçiftlik köyünde bir tarlayı yakından
görebilmekte, elleriyle safran çiçeği toplayabilmekte. Tabii bu arada safran,
safran reçeli, safranlı lokum ve muhtelif hediyelik eşyaların satışı da
yapılmakta. Eğer gerekli tanıtım yapılırsa ve yöre halkı bu gelişmeye ayak
uydurabilirse, “safran hasadı festivali” ilçe için önemli bir ek turizm geliri
yaratabilir.
M. Bülent Varlık
mbvarlik@gmail.com