23 Eylül 2013 Pazartesi

HİTİT KENTLERİ'NE KISA BİR YOLCULUK


Hattuşaş, gizemli Hitit Uygarlığı'nın başkentidir.  M.Ö. 17- 13. yüzyıllar arasında başkent olarak tarih sahnesinde yer almış  bu şehirden kalanlar 1986 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine alınmıştır. Çorum'un  Boğazkale ilçesi yakınlarındaki bu tarihi yerleri çok uzun zamandır görmek istememe karşın  gezi 8 Eylül 2013 Pazar gününe kısmetmiş. 
Tempo Tur ile pazar sabahı 07.30 sularında hareket ettik ve 08.00 sularında Ankara sınırlarını terkettik. Kısa molalardan sonra saat 11.00 e doğru Yazılıkaya'daydık. 


2 galeriden oluşan  bu kayalarda kabartmalar  yağmura, kara, Çorum'un meşhur rüzgarına rağmen binlerce yıldır ordalar.  M.Ö 13. yüzyıla tarihleniyor bu açık hava tapınağı.  12 tanrı kabartmasının İsa'nın 12 havarisi ve 12 imamla da ilişkilendirilmesi ilginçti.
Buradan 2 km uzaklıktaki "Hattuşa" ören yerine geçtik. Girişte  sur duvarlarının  65 metrelik küçük bir kesiti aslına sadık kalınarak yeniden inşa edilmiş. Bu kesit 6,6 km'lik surların ½1'ine tekabül ediyordu.  Sur duvarlarını fotoğraflamaya çalışırken gördüğüm Hattuşa içini gezmek için oturma yerleriyle donatılmış traktör de güzel ülkemin güzel insanlarının  harika buluşlarından biriydi ve benim sur duvarları kadar ilgimi çekti.  


Böyle içinden traktör geçen ve arabayla gezilebilecek bir şehir kalıntısı karşımızdaydı. 6,6 km lik dış surlar şehrin büyüklüğü konusunda bir fikir vermişti. "Aşağı Şehir"e ilişkin önemli bir bilgi de buradaki büyük tapınak kalıntısı ve meteor olduğu düşünülen koyu yeşil değerli bir taştı. Bu değerli taşa dokunmadan geçmek olmazdı elbette. 


Daha sonra aracımıza binip "Yukarı Şehir"e geçtik. Burada  "Arslanlı Kap"ı ve ardından "Yerkapı"yı gördük. Yerkapı denilen tünelden şehir surlarının dışına çıktık ve yarım piramit şeklindeki duvarı gördük ve dik merdivenlerden çıkıp Sfenksli kapıyı fotoğrafladık. Ardından "Kral kapı" derken, Hattuşa'nın dört kapısından girip çıkmış olduk. 


Sfenksli Kapı ve Kral Kapı'dan Bin Tanrılı Kent olarak tanımlanan Hattuşa'nın Tapınaklar Bölgesi (bugüne kadar sadece 31 tapınak kalıntısı ortaya çıkarılabilmiş) de denilen "Yukarı Şehri"ni fotoğrafladık. 


Hattuşa'dan çıkan eserler  Boğazkale ilçesindeki müzede sergileniyor. Kesinlikle görülmeye değer, iyi düzenlenmiş bir müze.


Ardından Hattuşa'dan 39 km uzaklıktaki Alacahöyük'e geçtik. 1835 yılında keşfedilen Alacahöyük yıllardır kazılmakta ve bu kazılardan çıkarılan eserler hemen yanındaki müzede sergilenmekte. 


Rehberimiz döneminin önemli bir kült ve sanat merkezi olan Alacahöyük'te,  4 uygarlık çağı açığa çıkarıldığını söyledi. Şehre girişteki sfenksli kapı ve duvarlara işlenmiş rölyefler Hitit dönemi eserleri. Buradaki çift başlı kartal çok etkileyici.


Günümüzde pek çok ülkenin sembollerinden biri karşımdaydı. Bir diğer ilgimi çeken şey de hanedan mezarlarıydı. Alacahöyük'teki bu mezarlarda bulunan önemli eserler Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmektedir. 


Alacahöyük'ü hızla gezdikten sonra aynı gün içinde 49 km uzaklıktaki Çorum'a geçtik ve Çorum Müzesini'de gezmeyi başardık ve mutlu olduk. Öyleki Müzede  fotoğraf çekimi yapan gelinle damadın mutluluğuna bile ortak olduk. Bina olarak kendisi de korunması gereken taşınmaz kültür varlığı niteliğindeki müze Arleolojik ve Etnografik  olmak üzere 2 bölümden oluşmaktadır. 


İçi son derece modern güzel düzenlenmiş. eserlerin teşhir ve korunmasından, merdiven kenarlarındaki asansör olarak kullanılan Lifter ve Hitit atı şeklindeki similatöre (Hattuşa ören yeri sanal olarak gezilebiliyor)  kadar pek çok şey dikkatimi çekti. Eserleri saymıyorum, o kadar çok ki... Fazla söze gerek yok, en kısa sürede bir daha gitmek ve daha uzun kalmak  en iyi çözüm. 


Sağlıkla, dostlukla  ve gezgince kalın...


YAZI VE FOTOĞRAFLAR: SULTAN SARI