15 Kasım 2022 Salı

Tempo Tur ile Frig Vadileri

TempoTur ile Frig Yolu’nun Afyonkarahisar’daki bazı parkurlarını (Rota-1.13 ve Rota-1.14) yürümek üzere 29-30 Ekim 2022 haftasonu Frigya’ya gidiyoruz. TempoTur’da iki kez Frig Yolu sunumu ve fotoğraf gösterisi yapmış, daha önce de Eskişehir, Kütahya ve Afyonkarahisar bölgelerindeki Frig Vadileri’nde Tempotur katılımcıları ile yürüyüş yapmıştık. Bu haftasonu, heyecanlı bir grupla Friglerin Afyonkarahisar toprakarındaki izlerini sürüp, at arabalarının aşındırdığı gizli kalmış antik yollarında bu sonbahar günü yine yürüyüş yapacağız.



29 Ekim 2022 Cumartesi
Saat 07:50‘de aracımız Ümitköy köprüsünün altından beni ve birkaç katılımcıyı alıyor. Yol üstünde diğer katılımcıları aldıktan sonra yola koyuluyoruz. Toplam 26 kişiyiz, tur liderliğini İhsan Alboğa yapıyor. Bu etkinlik, vefat eden Tempo Tur dostu Erdal Yurdakul ve Nesrin Gubari anısına yapılıyor, bu gezginleri saygıyla anıyoruz. Kaptanımız Güngör Bey; aracımız 35 kişilik Issuzu ama uçak gibi, herşey elektronik kontrollü.
Güngör kaptan bu arabadan Türkiye’de sadece dört adet, Ankara’da ise tek olduğunu söylüyor; Frigya’ya hiç uçarak gitmemiştim :) Ama her gidişimde gönlüm uçar. Bugün hava açık ve güzel, dağlık Frigya’da da hava güzel olacak. Yürüyüş için güzel bir gün ve güzel bir mevsim. Bugün aynı zamanda Cumhuriyet Bayramı. Tempo Tur ekibi olarak şanslıyız; çünkü gideceğimiz topraklar Frig eserlerinin yoğun olduğu bir bölge olmasının yanı sıra aynı zamanda Cumhuriyetin kazanıldığı topraklar. Bugün bu topraklarda hala özgürce yaşıyorsak ve Frig Vadileri’ne özgürce gidebiliyorsak bunu Cumhuriyet’e borçluyuz. Bu günlerimizi sağlayan başta Atatürk olmak üzere bütün atalarımı saygı ve minnetle anıyorum. Sizler savaş alanında savaş verdiniz, bilin ki bunun farkındayız ve bu kazanımların üstüne bir şeyler koymak için çok çalışıyoruz. İhsan beni katılımcılara tanıtıyor. İlk molamızı Polatlı’da Çorbacı’da veriyoruz. Kısa molanın ardından tekrar yola koyuluyoruz. Hem yakın tarihimiz için hem de bugün gezeceğimiz Frigya’yı şekillendiren iki önemli nehirden biri olan Sakarya Nehri’ni geçtikten sonra Friglerle ve Frig Yolu ile ilgili katılımcılara küçük küçük bilgiler veriyorum, Frig Yolu’nu hayata geçirme süreci ile ilgili bilgilendiriyorum. İkinci molamızı Sivrihisar girişindeki TŞOF’de veriyoruz. Molanın ardından  Afyonkarahisar’ı hedefleyerek yeniden yola koyuluyoruz.
Afyonkarahisar’a yaklaşınca bir benzinlikte kısa bir ihtiyaç molası daha veriyoruz. Afyonkarahisar 
şehir merkezine girmeden çevre yolundan Gazlıgöl’e gidiyoruz. Burada bizi bekleyen Tanju Tetik’i 
alacağız. Tanju, bugün ve yarın rehberliğimizi yapacak. Tanju bu bölgeden, İhsaniye’nin 
Üçlerkayası köyünden, Frigya ve Friglerle ilgili kendini çok yetiştirmiş yerel rehber. Saat 12:30 gibi 
Tanju’yu benzinlikten alıyoruz; yanında kızı Zülal Nur da var; o da bize katılacak. Zülal Nur bu sene 
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Turist Rehberliği bölümüne girmiş, çok isabetli bir tercih.


    Demirli Köyü

Köhnüş Vadisi’ne giriyoruz, araçtan inmeden Tanju, Aslantaş ve Yılantaş hakkında bilgiler 
veriyor. Programda bugün hem Rota-1.13 hem de Rota-1.14 olduğu için seri hareket etmemiz 
gerekiyor, çünkü bu iki rotanın uzunluğu en az 17km ve günün geri kalanında bu iki rotayı aradan 
çıkarmak zor. Ayrıca grupta TempoTur ile ilk kez yürüyecek 4-5 kişinin olduğunu söylüyor İhsan,
yeni katılımcıların yürüyüş tempolarını kestiremediğimiz için zaman konusunu Tanju’ya sürekli
hatırlatıyorum, diğer türlü karanlığa kalabiliriz.


    Demirli Köyü

Demirli Köyü’nü geçtikten hemen sonra yol üstünde araçtan inip yürüyüş hazırlığına başlıyoruz. Kaptanı, Sarıcaova-Döğer kavşağına yönlendirerek bizi o noktada beklemesini tembih ediyoruz. Sarıcaova-Döğer kavşağı bugün yürüyeceğimiz iki rotanın mesafe olarak orta noktasında, eğer yorulanlar olursa bu noktada araca binebilirler. Aracımızı yönlendirdikten sonra Saat 12.50’de Frig Yolu’nda (Rota-1.13: Demirli-BurmeçAnıtı) yürüyüşe başlıyoruz. Demirli Kale’ye doğru yürüyoruz. Hava güneşli ve güzel, yürümek için ideal bir hava ve mevsim. Şimdilik herşey yolunda, herkes iyi yürüyüşçü gibi gözüküyor. Demirli Kale’nin önünde Tanju Frig Yolu’nda kullanılan kırmızı-beyaz işaretlerle ilgili katılımcıları bilgilendiriyor. Demirli Kale’nin önünden işaretleri takip ederek aşağı iniyoruz
.

    Bayramaliler Göleti, Akdere Vadisi

Belli bir yürüyüş temposu tutturuyoruz. Yaklaşık bir saat sonra Akdere Vadisi’ne giriyoruz. Bu vadideki Bayramaliler Göleti’nin gövdesinde kısa bir arkayı toparlama ve grup fotoğrafı molası veriyoruz. Yılın en kurak dönemi olduğu için göletteki su seviyesi çok düşük.

   Bayramaliler Göleti, Akdere Vadisi

Saat 14.00 gibi Şirinlerin evinin olduğu, Akdere Vadisi’ndeki ikinci çeşmenin bulunduğu noktada yemek molası veriyoruz. Bu vadideki kaya oluşumları Şirinlerin evleri gibi mantar şeklinde olduğu için bu vadiyi Şirinlerle özdeşleştiririm hep, üstelik Şirinlerin başındaki şapkanın da çıkış yeri bu topraklar, yani Frigya olduğu düşünülürse benzetmem çok da abartılı olmasa gerek.
Katılımcılara bu öğün için yanlarında kumanya getirmeleri tembih edilmişti, ancak ben yiyeceklerimi araçta unuttuğum için Recai ve diğer katılımcıların yiyeceğine ortak oluyorum. Frig şapkasını da araçta, diğer çantada unuttum; şapkayı özellikle burada Şirinlerin evinin yanında fotoğraf çektirmek için getirmiştim!


    Akdere Vadisi (Şirinler’in ülkesi)

Yaklaşık 20 dakika süren yemek molasının ardından yeniden yürüyüşe koyuluyoruz. Vadinin içinde yürümek gerçekten insana huzur veriyor, kenarındaki kaya oluşumları ve kayaların sonbahar güneşinde aldığı renk, vadinin sessizliği yürüyüşümüzü çok keyifli kılıyor. Vadinin sonuna yaklaşınca ağaçlarla kaplı dik bir yamaçtan vadi dışına çıkıyoruz. Hızımızı yavaşlatacağından çekindiğim bu dik yokuşu herkes beklediğimden daha rahat çıkıyorlar; bu durumda karanlığa kalmadan planladığımız gibi iki rotanın da tamamını yürüyebilecğiz. Vadinin üst başına çıkınca içinden yürüdüğümüz Akdere Vadisi’nin güzelliğini yukarıdan da izleyebiliyoruz. Vadiyi izleyerek yaklaşık 300m yürüdükten sonra belki bu etkinliğin en heyecan verici aksiyonunu yaşıyoruz. Dik ve tek parça kaya kütlesinden aletsiz, tümüyle ayakkabılarımız ve kaya arasındaki sürtünmeyle bu kaya kütlesinden iniyoruz, sanırım bu iniş birçoğumuzun adrenalini artırıyor, tabii bir o kadar da keyif veriyor.



    Akdere Vadisi
    Akdere Vadisi

    Akdere Vadisi

Sarıcaova asfaltına inince asfalt yoldan yürümemk için arabayı bu noktaya çağırmaya çalışıyoruz, ama sanırım araç bizi başka bir noktada bekliyor. Aracın gelmesini beklerken bir taraftan da yürüyoruz ve Burmeç Anıtı’na araçtan önce ulaşıyoruz. Grup çok iyi!
Burmeç anıtının olduğu yerde kısa bir bilgilendirme yapıyorum. Buradaki antik yol Frigya’da görülebilecek en görkemli antik yol, derinliği 3metreye yaklaşıyor. Bu kavşak noktasında buluna çeşmeden su takviyesi yapıldıktan sonra ekip Frig Yolu (Rota-1.14: Burmeç Anıtı-Aslankaya) üzerinde yürüyüşe başlıyor. Bu rota bugün yürüyeceğimiz ikinci parkur. İhsan ve ben aracı yeni noktaya yönlendirmek için burada bekliyoruz. Çok geçmeden aracımız geliyor, Aslankaya’yı tarif ederek bizi orada beklemesini söylüyor ve İhsan ile grubu yakalamak için yola koyuluyoruz. Grubu Üçlerkayası’na giden araç yolun üstündeki çeşmede yakalıyoruz. Grup gayet hızlı. Burada verilen su molasının ardından grupla yürümeye başlıyoruz. Yerel halkın Işıkini ve Samanini olarak adlandırdıkları vadileri birleştiren alandaki jeolojik oluşumlar ve bunun sonucu olarak bu iki vadi arasında yerel halkın kullandıkları at arabalarının açtığı antik yollar sıradışı manzaralardan birini sunuyor. Burası sanki farklı bir gezegenmiş izlenimi uyandırır. Bu bölgenin keyfini çıkararak keyifle yürüyoruz, hızımızı kesen tek şey ise her noktasında vermek istediğimiz fotoğraf molaları.

   Yukarıdan Akdere Vadisi
Antik yollar ve peribacalarının olduğu bölgeyi arkamızda bırakıp çalılıklarla kaplı bölgeden geçerek 49 yıllığına kiraya verilen ve etrafı tel örgülerle çevrilen Cevizliklere geliyoruz. Frig Yolu, buralar kiraya verilmeden önce işaretlendiği için yol bu cevizlik alanın içinden geçiyor. Bu alanın dışına çıkarken, Zülal Nur’un elinin dikenli tele takılmasıyla bayağı ciddi bir yaralanma oluyor. İlk müdahale yapılarak kanı durdurmak için eli sarılıyor, durumu çok kötü olmadığı için sonra yürümeye devam ediyoruz. Yürüyüş sonrası hastaneye uğrayacağız.


    Antik Yol, Burmeç


Frig Yolu (Rota-1.14)

Frig Yolu (Rota-1.14)

Frig Yolu (Rota-1.14)


Frig Yolu (Rota-1.14)

Yolumuzun üstünde önemli bir Frig eseri olan Büyük Kapıkaya’ya ulaşıyoruz. Tanju, anıtın önünde toplanan grubu anıt hakkında bilgilendiriyor, çok geç kalmamak için bu güzel mekanda fazla oyalanamıyoruz ve yola devam ediyoruz. Antik yolların yoğun oldu geniş bir alandan geçtikten sonra saat 18.00 gibi bugünkü hedefimiz olan Aslankaya Anıtı’na gündüz gözüyle varıyoruz. Aracımız burada. Tanju, anıtla ilgili katılımcıları bilgilendirdikten sonra aracımıza binerek bölgeden ayrılıyoruz. Döğer üzerinden İhsaniye’ye geliyoruz. Burada Tanju ve Zülal Nur’u hastaneye bıraktıktan sonra Afyonkarahisar’a bu gece kalacağımız şehir içindeki MCG Çakmak Marble otele gidiyoruz.

Büyük Kapıkaya Anıtı-Frig Yolu (Rota-1.14)

Saat 19.00’da otelde oluyoruz. Kalacağımız MCG Çakmak Marble, şehir merkezinde Valilik binasının çaprazında, birçok Cumhurbaşkanının mezun olduğu meşhur Afyon Lisesi’nin hemen yanında 4 yıldızlı bir otel. Akşam yemeği 8. kattaki restoranda, açıkbüfe olarak sunuluyor. Bugün herkes yoruldu, yaklaşık 3.5 saatlik otobüs yolculuğunun hemen ardından 16km yürümek kolay değil, herkes iyi bir istirahati hak ediyor.
Yarın sabah önce Afyonkarahisar şehir merkezini gezip daha sonra Ayazini yerleşim yerine gideceğiz ve buradan Avdalaz Kale’ye küçük bir yürüyüş yapacağız.
30 Ekim 2022 Pazar
Otelde yaptığımız kahvaltının ardından saat 08:15’de otelden ayrılıyoruz. Çantalarımızı Valilik önünde bekleyen aracımızı verdikten sonra etkinlik programında olan şehir turuna başlıyoruz. Bugün de rehberliğimizi Tanju Tetik yapacak. Kızının eline 4 dikiş atıldığını ama yaranın çok derin olmadığını öğreniyoruz.

Karahiser Kalesi



Utku Anıtı, Afyonkarahisar

Afyonkarahisar eski yerleşim yeri (Çavuşbaş Mahallesi)

Yürüyerek şehrin sembolü olan Karahisar Kalesi’nin girişine geliyoruz. Bir kişi hariç herkes kaleye çıkıyor. Fotoğraf çekerek, dinlenerek yavaş yavaş yaklaşık 550 basamaklı merdivenle kalenin üstüne çıkıyoruz. Yukarısı rüzgarlı ama hava güzel. Frigya’ya özgü doğal kalelerin belki en yükseği olan (226m) bu kale tek kelimeyle muhteşem ve şehre çok yakışıyor. Kalenin kullanımı M.Ö. 1350 yılına, Hititlere kadar tarihlenmekte. Kalede Frig eserleri (Kibele için yapılmış tapınma yerleri ve su sarnıçları) bulunuyor. Konumundan dolayı daha sonra bölgeye egemen olan Bizans, Selçuklu ve Osmanlılar tarafından kullanılıyor. Frigya’daki diğer doğal kalelerden farklı olarak bu kalenin etrafı surlarla çevrili. Şehri yukarıdan, kaleden izlemek arşınladığımız 550 basamağı unutturuyor. Buradan hem şehrin renkli eski mimariyle yapılan evlerinin bulunduğu yerleşim yerini hem de  şehrin ovaya kayarak genişlediği alanlara dikilen çok katlı binaları görebiliyoruz. Kalenin tepesinde
10. Yıl Marşı’nı ve Karahisar Kalesi türküsünü hep bir ağızdan okuyoruz. Daha çok yer görmek için burada fazla oyalanmıyoruz ve aşağı iniyoruz. Aşağı inince Tempo Tur’un ikramı çaylarımızı içiyoruz. Kale girişinin hemen karşısında bulunan Unesco geçici miras listesindeki 40 ahşap sütunlu Ulu Cami’yi ziyaret ettikten sonra, Millet Hamamı ve ardından da Mevlevihane ve burada bulunan Mevlevi Cami’yi geziyor, sonrasında da saat 13.30’da Valilik önünde buluşmak üzere yemek için serbest zamanı kullanıyoruz.
    Karahisar Kale’den Afyonkarahisar

 Karahisar Kale’den Afyonkarahisar


   Karahisar Kale
 Karahisar Kale’den Afyonkarahisar

   Afyonkarahisar
Saat 13.30’da Valilik önünde toplanarak aracımıza biniyoruz. Afyonkarahisar’dan ayrılarak Ayazini’ne gidiyoruz. Ayazini ciddi bir restorasyondan geçti, dolayısıyla ilk kez göreceğim, biraz da restorasyonun sonucunda nelerle karşılaşacağımı bilmediğim için tedirginim!

Ayazini


    Ayazini


    Ayazini


    Ayazini

İlk durak Meryem Ana Kilisesi (Oyma Kilise). Kiliseyi gezdikten sonra aracımızı Avdalaz Kale’ye yönlendirerek biz buradan Avdalaz Vadisi’nin köye açılan tarafına kadar yürüyoruz. Araç yolunun solunda bulunan eserlerin görülebilmesi için yürüme yolları yaparak yayalara açmışlar, buradaki kaya anıtları yakından görülebiliyor. Buradan Avdalaz Vadi'ye gidiyoruz. Tanju buradaki mağaralarla ilgili bilgi verdikten sonra vadi içinden Frig Yolu (Rota-1.9: Ayazini-Avdalaz Kale alternatif güzergah) yürüyerek Avdalaz Kale’ye vadi içinden yaklaşık 2km yürüyoruz. Suyun en kıt olduğu mevsim olduğundan ve vadi içinden giden Frig Yolu işaretlerinin olduğu patika yer yer kaybolduğu için vadi tabanından, tek parça kaya üzerinden yürüyoruz.




   Avdalaz Kale, Ayazini

Saat 16.00’da Avdalaz Kale’ye ulaşıyoruz. Herkes, karınca yuvası gibi olan bu kaleye çıkıp fotoğraf çektiriyor. Ayazini’nden bir girişimci buraya eski bir otobüs getirmiş ve burada ziyaretçilere çay satışı yapıyor. Biz de çay içiyoruz. Saat 16.40 gibi Avdalaz Kale’den ayrılıyoruz. Zamanımız olduğu için hemen dönüşe geçmeyip Yeşilyayla Köyü üzerinden geçerek dün hızlıca içinden geçtiğimiz Köhnüş Vadisi’ne gidiyoruz. Dün araçtan gördüğümüz Aslantaş ve Yılantaş yakından fotoğraflıyor, ardından da Vadinin güneyinde bulunan Maltaş’a gidiyoruz. Tanju burada Maltaş ile ilgili bilgi veriyor. Çoğu kısmı toprak altında olan bu anıt yakın zamanda kazılarak görünür hale getirildi. Ama bu kazı işi uzmanlara danışılmadan, daha çok siyasilerin burayı turizme kazandıralım kaygısıyla verdikleri bir karar olduğu için anıtın önünde sürekli su birikiyor, ki bu anıtı ilk keşfeden bilim insanları tarafından gözlenmişti. Şimdi ise anıtın önüne duvar çekiyorlar.

   Köhnüş Vadisi

Aslantaş, Köhnüş Vadisi

Saat 17:25 gibi Köhnüş Vadisi’den ve Frigya’dan ayrıarak dönüş yoluna geçiyoruz. Gazlıgöl’de Tanju ile vedalaşarak Afyonkarahisar üzerinden Ankara’ya dönüyoruz. Gülçayır’da yol üstünde bir mola yerinde yemek (çorba) molası veriyoruz. Saat 22.00 gibi Ankara’da oluyoruz.

Teşekkür…
Frig Yolu’na ilgilerinden dolayı bütün katılımcılara ve TempoTur’a teşekkür ederim…

Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı 
www.huseyinsari.net.tr

Frigya
Frigya, günümüzde Ankara, Afyonkarahisar, Eskişehir illerinin tamamı; Kütahya ilinin büyük bir bölümü ile Konya, Isparta ve Burdur illerinin kuzeyinde kalan coğrafyanın antik dönemdeki adıdır. Bölge bu adı, M.Ö. 7. yy’da bu topraklarda parlak bir uygarlık kurmuş ve geride birçok anıt bırakmış Frigler’den almıştır. Bu geniş topraklar içinde Friglerin en etkili oldukları bölge ise arkeoloji literatüründe Dağlık Frigya olarak adlandırılan Afyonkarahisar, Eskişehir ve Kütahya illerinin kesiştiği bölgedir.


Bölgeye adını veren Frigler, Hititlerin dağılmaya başladığı M.Ö. 1200 yıllarından itibaren Balkanlar’dan Trakya ve Boğazlar üzerinden Anadolu’ya giren Trak (Balkan) kökenli halklardır. Bu göçler sonucu bölgeye yerleşen Frigler M.Ö. 9. yy başlarından M.Ö. 7. yy başlarına kadar Eskişehir Ovası, Sakarya nehrinin kolları, Afyonkarahisar, Kütahya ile Ankara'nın doğu ve batı bölümlerini kapsayan geniş bir alana yayılan güçlü bir krallık kurmuşlardır. Friglerin ilk kralı, başkente de adını vermiş olan Gordios’dur. Oğlu Midas ise en meşhur Frig kralıdır, öyle ki Midas’ın adı dünyaca bilinen iki efsaneye konu olmuştur. Friglerin kurduğu krallığın siyasi başkenti Polatlı yakınındaki Gordion’dur (Yassıhöyük Köyü). Gordion’un yanısıra önemli Frig merkezleri ise Pessinus ve Yazılıkaya-Midas kentidir.
Frig Krallığınaın başkenti Gordion’un (Yassıhöyük Köyü, Polatlı) yanı sıra Pessinus (Ballıhisar, Sivrihisar), Midaeum (Karahöyük), Dorylaeum (Eskişehir) ve Midas (Yazılıkaya Köyü, Han) diğer önemli Frig kentleridir. Midas şehri diğer Frig yerleşim yerlerinden farklıdır. Yüksek kaya Platosu üzerinde kurulu kentte en görkemli Frig eserlerini; Yazılıkaya, Bitmemiş anıt, sunaklar, antik yollar vs. görmek mümkündür.
Yazılıkaya Midas anıtının yanı sıra Köhnüş vadisinde bulunan Aslantaş, Yılantaş ve Maltaş; Döğer yakınlarındaki Aslankaya, Burmeç Anıtı, Büyük ve Küçük Kapıkaya önemli Frig anıtlarıdır. Bunların dışında Ayazini, Kümbet, Yazılıkaya ve İnli civarlarında birçok Frig eseri vardır.
Friglerin ardından Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı egemenliği altına giren bölgede bu dönemlere ait eserlerin bir kısmı günümüze kadar gelmiştir. Kümbet köyünde Solon’un mezarı, köye adını veren Selçuklu eseri Himmet Baba Kümbeti bulunmaktadır. Bizans döneminde adı geçen Seyitgazi’de (Nakoleia) Seyyid Battal Gazi külliyesi ve ayrıca Ayazini beldesinde Frig eserlerinin yanısıra Bizans ve Roma dönemine ait eserler bulunmaktadır.
Frigler, M.Ö. 7. yy’da Kafkaslar üzerinden gelen Kimmerlerin saldırısı sonucu etkin güçlerini yitirmişlerdir ama varlıklarını küçük gruplar halinde sürdürmeye devam etmişlerdir. Frigler'in ardından bölgeye daha sonra Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar egemen olmuştur.

Frig Yolu (www.frigyolu.com)
Frig Yolu, Frigler'in hüküm sürdüğü Ankara, Afyonkarahisar, Eskişehir ve Kütahya illeri arasında kalan bölgede, antik yürüyüş yolları esas alınarak oluşturulmuş ve uluslararası standartlarda işaretlenmiş uzun yürüyüş ve bisiklet yoludur. Yol, üç farklı noktadan; Gordion (Ankara), Seydiler (Afyonkarahisar) ve Yenice Çiftliği (Kütahya) başlayarak Frigya topraklarına girer ve Frigler'in kalbi Yazılıkaya-Midas kentinde (Eskişehir) birleşir. 506 km uzunluğundaki yürüyüş yolu Frig, Roma, Bizans ve Selçuklu uygarlıklarının özgün eserlerinin görülebileceği mekanların yanı sıra Frig Vadilerinin sıra dışı dokusunu ve dingin atmosferinin solunabileceği muhteşem güzergahları takip eder.




26 Ekim 2022 Çarşamba

Ankara Cumhuriyet Yapıları




Sağlık Bakanlığı uluslararası mimarlık anlayışının Ankara'daki ilk temsilcisi olan bina Theodor Post ve Carl Lörcher tarafından 1927'de inşa edildi.. Günümüzde Ankara Valiliği olarak kullanılmaktadır.

Ankara Üniversitesinin Fakülte olarak kurulan ilk akademik birimi olan Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin şimdiki binası, ünlü Alman mimar Bruno J.F. TAUT tarafından 1937-1938 yıllarında projelendirilerek inşa edilmiş ve 1940 Kasım ayında öğretime açılmıştır.


Mimar Sinan Anıtı... Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nin bahçesinde yer alır. 1956 yılında Türkiye Emlak ve Kredi Bankası tarafından heykeltıraş Hüseyin Anka'ya yaptırılmıştır. Atatürk'ün, Türk Tarih Araştırma Kurumu'na ilettiği ve sözlerini kendi el yazısı ile “T.T.A.K. Sinan'ın heykelini yapınız.

Türk Tarih Kurumu Türk tarihinin ilk kaynaklardan araştırılması amacı ile Mustafa Kemal Atatürk'ün direktifi sonucu 12 Nisan 1931'de kurulmuş bir araştırma kurumudur.


Kız Teknik Öğretim Olgunlaşma Enstitüsü 1945 yılında açılmıştır.. Enstitülerin amacı, en az ilköğretim okulunu bitirmiş öğrencilerin Türk giyim ve el sanatları konusunda bilgi ve becerilerini geliştirmelerine imkân sağlar.

Zübeyde Hanım Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Alman asıllı mimar Egli tarafından çizilmiş, 1925 yılında yapımına başlanmıştır.

Avrupa'nın en güçlü ve modern radyo istasyonu olarak tasarlanan bugünkü Ankara Radyosu'nun inşaatına 1937 yılında başlandı ve inşaat 1938 yılının Temmuz ayında tamamlandı.

Ankara Radyosu, 1927 yılının Kasım ayında Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi tarafından devreye sokulmuş ve ilk defa 1554 metre üzerinden 5 kW gücündeki vericiyle yayın hayatına başlamıştır

THK, Türkiye'de havacılık sanayisini kurmak; askerî, sivil, sportif ve turistik havacılığın gelişmesini sağlamak için 16 Şubat 1925'te Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle kurulmuş bir dernektir.

Dernek "Türk Tayyare Cemiyeti" adını taşımaktaydı, 1935 yılında "Türk Hava Kurumu" adını aldı.

Opera Binası Şevki Balmumcu tarafından 1933-34 yıllarında yapılan Sergi Evi, 1947-48 yıllarında Alman Mimar Paul Bonatz tarafından operaya dönüştürüldü.

Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından tasarlanan Devlet Resim ve Heykel Müzesi 1927 yılında inşa edilmiştir.. İlk olarak Türk Ocakları Merkez Binası olarak inşa edilen daha sonra Ankara Halkevi olarak hizmet veren ve son olarak Resim ve Heykel Müzesi olan bina I. Ulusal Mimarlık Döneminin en güzel örneklerinden biri olarak biliniyor.


Etnografya Müzesi Atatürk'ün emri ile 1926 yılında yapılan ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk müzesi olan yapı, A. Hikmet Koyunoğlu 'nun eseri.. Atatürk'ün naaşı Anıtkabir yapılana kadar bu müzede korundu.. Bugün de müze olarak kullanılıyor.

Hariciye Vekaleti Binası günümüzde Kültür Bakanlığı'nın merkez binası olarak kullanılan yapı, Dışişleri Bakanlığı olarak Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından 1927 yılında yapıldı.


Geleneksel süslemelerin ve mimari elemanların kullanılmadığı, oldukça sade cephelere sahip olan müze binası, I. Ulusal Mimarlık Dönemi anlayışına bağlı kalınarak 1927 yılında inşa edilmiştir. 1928-1941 yılları arasında Hukuk Mektebi olarak kullanılmış, sonraki dönemlerde bir süre Ankara Kız Sanat Mektebi ve Yükseköğrenim Vakfı'na bağlı kız öğrenci yurdu olarak hizmet etmiştir. Nihayetinde Ankara Müftülüğü tarafından kiralanmış ve 2004 yılına kadar bu kurumun binası olmuştur. 2004 yılının Nisan ayında boşaltılan bina Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından müze amaçlı kullanılmak üzere alınmış ve restorasyonu yapılarak Ankara Vakıf Eserleri Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.

Osmanlı Bankası binası 1926 yılında Giulio Mongeri (1873 – 1953)tarafından yapıldı.. İlk ulusal mimarlık uslubunda tasarlanmış olan Ulus'taki bu yapı Atatürk Bulvarıyla İstanbul Caddesi'nin kesiştiği köşededir.

Gençlik Parkı planı 1936'da Atatürk'ün başkanlığında yapılan bir Bakanlar Kurulu toplantısında onaylanmış, 19 Mayıs 1943 Gençlik ve Spor Bayramı'nda açılmıştır.


İkinci Vakıf Apartmanı Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi'nin ünlü mimarı Kemalettin Bey 'in tasarımı olan yapı 1928-30 yılları arasında başkentin konut ihtiyacını karşılamak üzere inşa edildi.. Zamanında Orhan Veli Kanık, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi yazar-şairlerin de yaşadığı bina, bugün Kültür Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlük Binası, Küçük Tiyatro ve Oda Tiyatrosu olarak hizmet veriyor.

Yazı ve fotoğraflar: Ahmet Ünlükalaycı