Tayfun Talipoğlu’nun dediği gibi "Karadenizli Olmak için Karadeniz'de doğmak gerekmiyor, sevdalanmak yeter!" Karadeniz sevdamın özeti bu cümlede belki de... Güzel ülkemizin bir çok bölgesine tur lideri olarak gittim. Sayısını hatırlayamayacağım kadar çok insanı gezdirdim, güzel anılar biriktirdim hafızamda. Geriye dönüp baktığımda; adımlarımın, en unutulmaz anılarımın ve yüreğimin hep Karadeniz'de olduğunu farkediyorum. Karadeniz'i ülkemizin diğer coğrafyalarından ayıran ve özel kılan en önemli özelliği, yerel kültürünün zenginliği...
Yediğiniz yemekler, dinlediğiniz müzikler, halk oyunları, aynı coğrayanın içinde farklı diller ve fıkra gibi komik olayların kahramanı tipik Karadeniz insanın gülümseten öyküleri... Bu topraklara ayak basan, tertemiz mis gibi havasını koklayan herkesi içine alır Karadeniz... Doğası ve insanıyla kendine özgü bir yerin melodileri de farklı oluyor haliyle. Karadeniz insanını anlamanın en iyi yolu "Karadeniz Türküleri"ne kulak vermek bence. Sözleri, müziği, enstrümanlarıyla dinleyenleri sarıp sarmalayan güzelim Karadeniz Türküleri...
Tempo Tur ile çıktığımız Karadeniz gezilerinde dillerden düşmeyen Gökhan Birben'in sesiyle hayat verdiği şu mısralara bir kulak verin derim;
"Kar yağdi dağlaruma/Sevduğum uşumedum/Seni böyle severken/Sonini düşunmedum/Geldi ayriluk vakti/Gene deşildi yürek/Ot yesam yaylalarda/ Bana ne lazim borek..." http://www.youtube.com/watch?v=1kz2cmytkXE
Tulum eşliğinde oynanan horonda, tulumun ilk sesiyle oyun başlar ve 1 kişi tarafından yönetilir.Oyunu yönetenin verdiği komutları ekipteki tüm oyuncuların uygulaması zorunludur. "Fora" nidasıyla bazen türkü söylenir bazen de manilerle atışma yapılır. 3 veya 4 kişi birlikte türkü ve mani söyler diğerleri tekrarlar. Manilerden bir kuple efendim:
Çoğu doğaçlama yapılan manilerin hepsi böyle sitemkar değil elbette. Hiç unutmuyorum, yaptığım bir Karadeniz gezisinde, Ayder Yaylası'nda oynadığımız horonda bana doğaçlama yazılan mani çok hoşuma gitmişti.
"Horon ne güzel oyun/yok mu bunun tarifi /nede güzel oynuyor/ Tempo Tur’un Arif'i!!!Horon ritüeli gereği şimdi benim de bir atak yapmam, bu maniye karşılık hemen bir maniyle cevap vermem gerekti.
"Balıklar allı pulli/bir tanesi guguli/dokunmayın Arif’e/o da Allah'ın kulu!"
"Horon ne güzel oyun/yok mu bunun tarifi /nede güzel oynuyor/ Tempo Tur’un Arif'i!!!Horon ritüeli gereği şimdi benim de bir atak yapmam, bu maniye karşılık hemen bir maniyle cevap vermem gerekti.
"Balıklar allı pulli/bir tanesi guguli/dokunmayın Arif’e/o da Allah'ın kulu!"
Karadeniz turları sadece horondan ibaret değil tabiki. Akşamları horon oynuyor, gündüzleri Karadeniz yaylarının keyfini doyasıya yaşıyoruz grubumla. Uzungöl, Ayder, Sümela Manastırı, Atlas Dergisi yazarlarınca "bulutların sevdalısı" denilen, benimse "kesinlikle ölmeden görmeniz gereken yer" diye bahsettiğim Pokut Yaylası ve daha niceleri... Sözlerin kifayetsiz kaldığı yerlerde, "anlatılmaz yaşanır" denir ya hep, aynen öyle işte... Karadeniz sadece yaşanır, anlatmak boşuna!
Arhavi'deki, "ulaşılması zor" anlamına gelen Mençuna Şelalesi'ni, Kaçkarların ve Karadeniz'in aynı anda görülebildiği Huser Yaylası'nı, temmuzun sarı sıcağı sahilleri ve kent insanını bunaltırken, Uzungöl'ün serin yaylalarında oksijen kürüyle sağlık yürüşleri yapıp, karların üzerinde poşetlerle kayak yapmayı, İkizdere’de üstümüze kar ve yağmur yağarken yaptığımız kaplıca keyfini, Fırtına Deresi'ndeki rafting heyecanını, Kavrun Yaylası'ndan başlayıp, Çengovit Gölleri'ne yaptığımız gidiş dönüş 6 saatlik yürüyüşte kumanyalarımızı yerken, tura katılan misafirlerimizden Mustafa Bey'in, "hayatımda yediğim en güzel peynir ve domates bunlardı" demesini...
Macahel’in balını, mangal partilerimizi, Çayeli'nin kurufasulyesini, İbo Dayı'nın, "ben ne yaparsam onu yiyeceksiniz" deyip parmaklarımızı yediğimiz yemeklerini, Şimşirli Köyü'nde Yüksel Abi'nin fındık kabuğu ateşinde pişirdiği tadına doyamadığımız köfteleri...
Ağustos ayında sahil yolundan geçerken yol kenarlarındaki kurutulmak için serilmiş fındıkların muhteşem görüntüsünü, çay bahçelerinde çay toplayan kadınların emeğini... Uzungöl Yaylaları'nda gezerken, aracımızın radyatörünün delinmesi sonucu yolda kalışımızı. Ne yapacağını bilmez halde, "Uzungöl'e kaç saatte yürürüz" diye düşünürken, aracın ön koltuğuna 20 litrelik su bidonu koyup, hortumla radyatöre su takviyesi yapan Karadenizli kaptanımızın yaratıcı zekasını nasıl unutabilirim ki? Ya da, "arabaya serum taktık" yorumunu...
Ağustos ayında sahil yolundan geçerken yol kenarlarındaki kurutulmak için serilmiş fındıkların muhteşem görüntüsünü, çay bahçelerinde çay toplayan kadınların emeğini... Uzungöl Yaylaları'nda gezerken, aracımızın radyatörünün delinmesi sonucu yolda kalışımızı. Ne yapacağını bilmez halde, "Uzungöl'e kaç saatte yürürüz" diye düşünürken, aracın ön koltuğuna 20 litrelik su bidonu koyup, hortumla radyatöre su takviyesi yapan Karadenizli kaptanımızın yaratıcı zekasını nasıl unutabilirim ki? Ya da, "arabaya serum taktık" yorumunu...
Karadeniz sadece doğasıyla, yerel lezzettleriyle değil; asıl insanıyla gönlünüze taht kurar. Kimi zaman yaratıcılığyla, kimi zaman da fıkralara konu olan eğlenceli düşünce sistemiyle... Bozuk yayla yollarına çıkarken misafirlerin korktuğunu fark eden Karadenizli minibüs şoförümüzün yolcuları sakinleştirmek için “Ben her yıl 3 defa kaza yaparım, bu sene 3 tanesinide yaptım rahat olun” demesi fıkralara konu olur mu? Olur :) Ayderde kaldığımız Sis Otel'in yeğeninin otelin önüne park ettiği aracın tüm camları açıkken, kapıyı kilitlemesi!...
Daha neler neler... Hepsi nasıl anlatılır/yazılır? "Anlatılmaz, ancak yaşanır"...
Sevgili Kazım Koyuncu’nun dediği gibi; "Hey gidi Karadeniz, doldun da taşamadun, etmiyelum sevdaluk, edenler yaşamadı" sözleri her zaman dilimde ve aklımdadır. Ama ben "sevdalandum" işte bu dağlara, göllere, çiçeklere, şelalelere, yollara, insanlara...
Karadeniz'den gitme vakti geldiğinde, içime ince bir sızı düşer. Kalbimin bir yanı hep orada kalır. 2003 yılında geçirdiğim kalp ameliyatı öncesi doktoruma ilk sorduğum soru; "bi daha karadenize gidebilecekmiyim? Karadeniz sevdamın gerisini, siz düşünün artık :)
Hey Gidi Karadeniz... Kalbimin ve ruhumun efendisi...
Karadeniz fotoğraflarına doyamayanlara videolarla destek verelim ;) Tıklayın...
http://www.dailymotion.com/video/xsc539_15-21-temmuz-hemyin-camlyhemyin-yaylalary_travel#.UekGlI30GNA
http://www.dailymotion.com/video/xssapd_05-11-ayustos-macahel-ayder-uzungol-ykizdere_travel#.UekGsY30GNA
YAZI/FOTOĞRAF/VİDEO: Arif ÇAKIR