18 Haziran 2025 Çarşamba

Pakistan Lahor 5

PAKİSTAN-5

Bu yazım, Pakistan ile ilgili olarak hazırladığım yazı serisinin sonuncusu olacaktır. Zaten gezimin de sonuna gelmiş durumdayım. Aşağıda anlatacağım konular da gezim sırasında gördüğüm son yerledir.
Ranikot Kalesi, Sindh eyaletinin Jamshoro bölgesindeki Sann’a 30 kilometre mesafede konuşlandırılmıştır. Diğer bir adı Sindh Seddi olan ve ilk bakışta Çin Seddi’ni andıran yapısı ile Ranikot Kalesi, tepeleri birbirine bağlayarak başlangıcı ve sonu görünmeyen yerlere kadar uzanan bir kale. Yaklaşık 27 kilometre uzunluğu ile dünyanın en büyük kalelerinden birisi olduğunu sanıyorum.
Bu kalenin ne maksatla inşa edildiği ve neyi koruduğu bilinmiyor. Bazı tarihçiler, inşasının başlangıç tarihini M.S. 8. yüzyıl olarak ileri sürerken, bazıları da 17. yüzyıl olarak belirtmektedirler. Yani kale bu güne kadar gizemini korumuştur. Öylesine bozkırın ortasında duruyor ve kaleye ulaşmak için doğru dürüst bir yol dahi yapmamışlar. Bizde bir tanım vardır; kervan geçmez, kuş uçmaz. Kalenin konumu, tamda bu tanıma uyuyor. Kale, 1993’ten beri UNESCO Dünya Mirasını Koruma Programı’na alınacaklar listesinde bulunmaktadır. Babür Sultanı Şah Cihan döneminde 17. yüzyılda Thatta şehrinde inşa edilen Şah Cihan camisi, kobalt mavisi, turkuaz, manganez menekşesi ve beyaz çinilerin bir biri ile uyumlu bir şekilde kullanıldığı görsel şölen. Tüm bu güzelliklere Babür dönemi camileri için alışılmadık bir dekoratif unsur olan geometrik tuğla işçiliğiyle de ilave edildiğinde görülmeye ve gezilmeye doyulamayan gerçek bir eser ortaya çıkmış.
Bu camide 93 kubbe ve 33 kemer bulunmaktadır. Diğer camilerin aksine camide minare yapılmamıştır. Fakat diğer camilerde olduğu gibi geniş bir avlu ve dar bir iç mekan düşünülmüştür. 1993'de geçici UNESCO Dünya Mirası listesine eklenmiştir. Makli Necropolis (Makli Mezarları), Pakistan’nın Sindh eyaletinin Thatta şehrine yaklaşık 10 kilometre uzaklıkta bir yerde bulunuyor. 10 kilometrekare genişliğinde bir alanı kapsayan mezarlıkta yaklaşık 500.000 mezar bulunduğu belirtiliyor. 400 yıllık bir geçmişe sahip bu mezarlık, bu hali ile dünyanın en büyük mezarlıklarından birisi, ancak bana kalırsa mezarlarının yapılış tarzı ve uygulanan sanat açısından dünyada açık ara önde gelir. 1981 yılında da UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. Mezarlığa Hindu, Pers ve Müslümanlar gömülmüşlerdir. Gömülenler, genellikle idareciler, hanedan mensupları, sufi azizleri ve bilim adamlarıdır.
Mezarlar, bizim bildiğimiz mezarlara hiç benzemiyorlar. Bir kısmı, saray büyüklüğünde geniş bir alan kaplayacak şeklinde, bir kısmı büyük ve küçük köşkler gibi, gördüklerimden diğerleri de, gösterişli türbeler şeklinde farklı mimari tarzlarda inşa edilmişler. Burada bulunan anıt mezarlar ve anıtlar, yüksek kaliteli mermer, taş ve tuğladan inşa edilmiş olup üzerlerinde bulunan seramikler dönemin Sindh Uygarlığını temsil etmektedir.
Alan çok geniş, görülecek mezar çok fazla, bu nedenle de hepsini görmek imkansız. Mezarlığın bir kısmını araçla bir kısmını da yürüyerek geziyoruz. Kırmızı tuğladan yapılan ve bazılarında çini kullanılan mezarlardaki işçilik görülmeye değer. Bu kadar büyük mezarlarda aile fertleri yatıyor. Kişilerin parası ve toplumdaki sosyal yerine göre mezarların boyutları da değişiyor.
Burayı görmeden burası hakkında tam bir fikir sahibi olmak mümkün değil, ancak gezilip görüldükten sonra tatmin edici bir bilgiye sahip olabilirsiniz. Hem dünyada ve hem de memleketimizde az bilinen bir mezarlık. Mezarlık deyip geçmemek lazım. Pakistan’da gördüğüm en enteresan ve şaşırtıcı yerlerden birisi idi. Dünyada böyle yerde mi varmış dedirttiren bir mekan.
Sultan İbrahim bin Mirza Muhammed İsa Tarhan’ın (Ö. 1651) anıt mezarı da burada bulunmakta olup görünüşü ve büyüklüğü ile dikkatleri üzerine çekmektedir. İki katlı olan bu yapı UNESCO Dünya Mirasını Koruma Programı’na dahildir ve her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilmektedir.
Çavkandi Mezarları (Chaukhandi Tombs) erken İslam döneminin mezarlarıdır. Sindh eyaletine bağlı Karaçi şehrine 20 kilometre uzaklıktadır.
Mezarlık denince aklıma biraz sonra göreceklerim hiç gelmezdi. Ancak giriş kapısından geçtikten sonra gördüklerimden resmen şoke oldum. Gezilerimde birçok mezarlık gördüm-örneğin Guatemala, Küba ve Mısır’da- ancak bunun gibisini görmedim. Bence dünyada bu mezarlığın eşi ve benzeri yok. Bana birisi anlatsa amma da abartıyor der inanmazdım.
Burası sanki bir mezalık değil. Bir açık hava müzesimi desem, yoksa açık hava sanat galerisimi desem. Karar vermek çok güç; onun içinde ikisini de kullanacağım.
Farklı zamanlarda farklı hanedanlara ait mezar taşları ve mozoleler üzerine yapılan taş işçiliği gerçekten bir sanat eseri. İnsanı hayrete düşürecek ve hayran bırakacak kadar muhteşemler. Bir mezar yerinde bunları görmek, büyük bir sürpriz.
Buradaki mezarların bir kısmı, birden fazla yan yana yani aile mezarı şeklinde tuğladan ve kum taşından, bir kısmı da mozele şeklinde yine aile mezarı olarak inşa edilmişler. Her ikisinin de parası çok olanlar için yaptırıldığı belli oluyor. Bunların dışında kalanlar da, üzeri taş ve toprakla örtülmüş ve kendi haline bırakılmış mezarlar. Bunlar da parası olmayanlar için.
Çavkandi Mezarları’daki taş işçiliği, Pakistan’da beni şaşırtan, hayran bırakan yer oldu. Pakistan gezimde gördüklerim arasında en tepede yer aldı. Ne yazsam az gelir. Burada yazdıklarımla sizlere tam olarak bu mekanı anlatamadığımdan eminim. Burasını gezip görmeden neler hissettiğimi de anlamanız mümkün değil. Ancak ne yazık ki böyle muhteşem bir yer, hem memleketimizde hem de dünyada pek bilinmiyor. Bunun da sorumlusunun Pakistan yetkilileri olduğunu düşünüyorum. Her türlü çalışmayı yaparak burasını dünyaya tanıtmaları gerekmektedir. Tüm dünyanın da, bunu bilmeye hakkı vardır.
Sonunda, Pakistan’da son durağım olan Karaçi’ye geldim. Karaçi, dünyanın en kalabalık şehirlerinden birisi. Bu kalabalığın içerisinde devamlı hareket halinde olan oto rikşalar ve renkli görüntüleri ile otobüsler şehre dinamizm katıyorlar. Pakistan’ın diğer şehirlerinde olduğu gibi çevre ve hava kirliliği yüksek seviyelerde.
Karaçi’nin Pakistan’ın finans ve ekonomisine katkıları çok önemli seviyededir. Sindh eyaletinin başkenti olan Karaçi, Pakistan’ın en eski şehirlerinden biridir. Şehirde İngiliz etkisi, oldukça hakim durumdadır.
Karaçi’de gördüğüm en enteresan yapı, Tooba camisi. Caminin yapımında hiç sütun, kullanılmamış. 72 metre çapındaki kubbe, hiç bir sütun ile desteklenmemiş. Elli yıl önce inşası tamamlanan ve en büyük tek kubbeli cami olduğu belirtilen Mescid-i Tooba (Tooba Camisi) ise, farklı mimarisiyle dikkati çekiyor.
Türk Babür döneminde yapılmış camilerin aksine bu caminin avlusu yok, ancak iç mekanı geniş olarak tasarlanmış. Yine de ana giriş kapısından girdikten sonra geniş bir bahçe ile karşılaşılıyor. Giriş kapısı ile cami arasındaki uzun bir havuz, dekorasyonu tamamlıyor.
Karaçi’de gördüğüm ikinci bina, yapım tarihi 1927 yılı olan Mohatta Sarayı. Bu saray, Shivratan Mohatta adlı bir Hintli iş adamı tarafından kendisine yazlık saray olarak yaptırılmıştır. Yapımında kullanılan pembe renkli taşlar, Hindistandan özel olarak getirilmiştir. Pakistan’ın bağımsızlığından sonra 1967’de Pakistan’ın kurucu lideri Muhammet Ali Cinnah, kız kardeşi ile birlikte bu saraya taşınmıştır. Saray, şu anda müze olarak kullanılmaktadır.
Pakistan mutfağı, son derece lezzetli menüsü ile herkese hitap ediyor. Buraya gelip de Pakistan yemeklerini yiyen kişilerin kilo almamasına olanak yok. Çünkü çok lezetliler insanın yedikçe yiyesi geliyor. Ancak yemekler baharatlı. Her yemekte baharatı kullanıyorlar. İlk iki gün baharata alışık değilseniz biraz sıkıntı veriyor. Ancak sonrasında yediklerinizden keyif alıyorsunuz. Yiyecek konusunda en müşkülpesent olanlar için de bir sorun olacağını sanmıyorum. Yemekler genelde tavuk ağırlıklı etli oluyor. Hemen hemen her yemekte her çeşit eti kullanıyorlar. Sebze yemeklerinin lezzet açısından diğerlerinden geri kalır yanı da yok.Tavuk şiş tikka başta olmak üzere tavuktan yapılan sulu yemek karahi, önde gelen yemekleri. Etli yiyeceklerin çoğu, roti, paratha ve nan adı verilen tandırda ya da saçta yapılan ekmeklerle tüketiliyor.Sütlü çay "dut patti” ve içerisinde çeşitli kuruyemişlerin bulunduğu "Keşmir çayı" da yine ziyaretçilerin beğenerek tükettiği sıcak içecekler arasında bulunuyor.

Hoşça kalınız.
olay.salcan@gmail.com
https://olaysalcan.blogspot.com/

Fotoğraf Galerisi:



















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder