Bu tür
seyahat deneyimim olduğu için her gemide
geçerli olacak kurallar aşağı yukarı bir
birine benzer olacaktı. MSC'nin Türk rehberi
Murat Yılmaz Bey , seyahat öncesi telefonla tek tek tüm Türk
yolcuları arayıp
hem gemi hem de geçerli kuralardan söz etti. Rehberimiz ve grupla İstanbul Atatürk Hava Limanında
buluşmak üzere Ankara Esenboğa'dan 14
Temmuz 2013 sabahı erken bir saatte yola çıktık İstanbul'daki işlemler sonrası da rahat bir yolculukla ver elini Cenova.
Çok geçmeden
hava Alanındaki pasaport kontrolü sonrası bizi bekleyen otobüsümüzle limana
doğru yola çıktık. Varış noktamıza
yaklaşırken liman binasının
hemen arkasındaki muhteşem görüntü çok
etkileyiciydi. İşte, PREZİOSA bizi
dostça kucaklamaya hazırdı.
Limanda
ki rutin
pasaport kontrol ve " check-in " işlemlerinin yapıldığı
salonda çok renkli bir karnaval
havası vardı. En başta ki masada içecek ikramı yapılırken
Sağlı-sollu kurulan masalarda çok sayıda
tanıtım broşürleri ,resimler duruyordu.
MSC görevlileri yolcuları sıcak
bir misafirperverlikle
karşılayıp Preziosa'daki
aktiviteleri anlatıyor ve geminin tanıtımını yapıyorlardı.Gemiye
adım atmadan önceki en son noktada ise tek dekoru bir gemi çarkı olan
mini fotoğraf stüdyosunda gelen
her yolcunun fotoğrafı çekiliyordu.Hani
askerlik yapanların çeşitli
fonlarda çekilmiş .
"Askerlik Hatırası" "
fotoğrafları vardır ya aynen onlar gibi , bu ilk çekilen resimler de " Cruise Hatırası" oluyordu
Daha sonra bu fotoğraflar gemideki fotoğraf galerisinde sergileniyor ve
satın alınabiliyordu.Geminin giriş kapısındaki X-Ray ve diğer kontrolün tamamlanmasıyla artık 4000 yolcu
kapasiteli Preziosa'ya adım atmış
oluyorduk. Bir ışık seli içindeki
lobiden geçerek aynalı kapıları
olan bir panaromik asansörle kabinimizin
olduğu 8 .güverteye çıktık. Nereye göz
atsam bir film sahnesi kadar etkileyici
ve büyülü bir atmosfer vardı.
Valizlerimizi limanda tanımlayıp MSC görevlilerine teslim etmiştik.
Bir süre sonra onları da kabinimize
getirdiler. Kabinimiz'in penceresinden Cenova 'nın silueti
ilginç bir görüntü veriyordu.
Geminin
demir almasına epeyce bir süre vardı.Kabinimize biz gelmeden önce
bırakılmış olan bilgi formlarına ve gemi
planına göz attıktan sonra yapılacak en iyi iş gemi planını elimize alıp
gemiyi tanıma turuna çıkmaktı. Limana veda
saatinde de 14. Güverteye çıkıp cam
önündeki masalardan birinde oturarak müthiş
bir manzara izledik.
İki oturumlu
akşam yemekleri görsel bir şölen
gibiydi. Bu uygulama,
Yolcu kapasitesi çok faza olan bir gemide yemek saatleri ile tiyatro salonundaki gösterileri,
konserleri misafirlere iki ayrı
grup olarak izletme imkanı sağlıyordu.
Ayrıca,barlarda her izleyicinin seveceği, farklı müzik
dinleyeceği ve dans edebileceği
canlı müzik performansları
mevcuttu. Bir bakıyorsunuz ki bir
barda kendilerini nostaljik bir şarkıya, "Roberta" ya kaptırmış dans
ediyorlar. Bir başka yerde ise tangolar
çınlıyor kulağınızda.
6 ve 7. Katlarda yer alan " Platinum Theatre"
salonunda ise her akşam
genellikle Müzikallerden operalara kadar uzanan bir müzik yelpazesi
sunumu yer alıyor .Bunlar arasında çok muhteşem bir klasik müzik sunumu vardı ki söz etmeden geçemeyeceğim .
Bu konsere o akşam biraz gecikme ile gittim. Program
henüz başlamıştı ve tiyatro salonuna
uzanan ışıklı koridor
boyunca etkileyici bir müzik
dalga dalga yayılıyordu .Ve bu Emma Shapplin
'den dinlemeye alıştığım "Spente Le
Stelle" idi. Salona girip ilk bulduğum yere oturup kendimi müziğe, bu büyülü sese kaptırıp gittim.Sonra,
başımı kaldırıp yüksek tavana baktım. Bu
ses sanki tavana değil de sıcak bir
Akdeniz akşamında gökyüzüne, yıldızlara kadar
uzanıyordu. Ayrıca bir koro da
Sopranoya bu eserde eşlik ediyordu. Bir düet sonrası ünlü bir
Celine Dion Şarkısıyla geldi soprano
sahneye" My Heart Will Go On
" diye dokunuyordu yüreklere. Repertuarda özel olarak seçilmiş eserler yer alıyordu.Daha sonra da Tenorun
söylediği " Dicitencello
Vuie"adlı aryayı dinlerken
nefesim tutuldu adeta. Bir an gözlerimi kapadım
ve kendimi Tenor
Carreras 'ın bir konserinde gibi hissettim. Gerçekten çok müthiş bir
yorumdu bu.
Geminin her
köşesinde gece- gündüz spordan dans
derslerine kadar her tür aktivite ve Aqua Park ,Spa - masaj seansları çeşitli ilgi alanları olanlara
hitap ediyor.
Batı Akdeniz turunda sırasıyla Napoli, Messina, La Goulette( Tunus ) , Barcelona ve Marsilya'ya uğradıktan sonra tekrar Cenova'ya dönerek turu tamamlıyoruz .La Goulette ( Tunus) ile Barcelona arasında iki gece ve tam bir gün uzun uzun denizde seyir var. Müthiş iki ton mavilik bir birine karışıyor; Gök ve Deniz öylesine güzel ki ...Geceleri de gri-- mavi bir gökyüzü ışıldayan yıldızlarıyla kucaklıyor sizi. Kutup yıldızını görüyorum , Büyük Ayı, Küçük Ayı takım yıldızları hep orada duruyor. Aynen çocukluğumuzda gördüğümüz yerde. Gözlerim onlara takılıp kalıyor. İyi ki diyorum Preziosa ile açılmışız Batı Akdeniz'e.
YAZI VE FOTOĞRAFLAR: PINAR YAMAÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder