12 Haziran 2012 Salı

Poyrazlar Gölü ve Acarlar Longozu'nda Keyifli Bir Haftasonu


Havaların nihayet ısındığı şu günlerde güzel bir hafta sonu geçirebileceğiniz bir rotadan söz etmek istiyoruz. Bu gezimizde Batı Karadeniz’in son yıllarda tanınmaya başlayan birkaç noktasına gideceğiz.

-Adapazarı’na Doğru-
Yolculuğunuza sabahleyin Adapazarı’na doğru yola koyularak başlayabilir, uygun yerlerde molalar vererek öğleyin Adapazarı’na ulaşabilirsiniz. Burası öğle yemeği için güzel bir nokta. Adapazarı’na gitmişken tabii ki “ıslama köfte” yenir.


Bu yemek dana kıyması, soğan, ekmek içi, baharat ve tuz ile yapılıyor. Kömür ateşinde pişirilen köfteler, içine kırmızı biber ve fındık yağı karıştırılmış kemik suyunda “ıslatılmış” ince dilimli ekmeklerle sunuluyor.


Süslemek için de domates ve biber kullanılıyor. Yemeğin bol soğanlı piyazla birlikte yenilmesi önerilir. İçecek olarak şırayı tercih edebilirsiniz. Hepsinin üstüne de kaymaklı ekmek kadayıfı iyi gider!


Adapazarı’ndan ayrılmadan önce 1500 yıllık Justinyen Köprüsü’nü de görebilirsiniz. Sekiz kemerli ve 429 metre uzunluğunda olan bir eser. Vaktiyle Sakarya nehrinin bir kolu üzerine yaptırılmış olan köprünün altından bugün trenler geçiyor!
-Poyrazlar Gölü-
Karasu yönüne doğru yola koyulursanız, 10 kilometre sonra bir doğa harikası ile karşılaşırsınız: Poyrazlar gölü. Çevrede yaşayanlar buraya "Teke Gölü" de demekte. Göl, Sakarya nehrinin eski yatağı üzerinde oluşmuş. Söylendiğine göre derinliği yer yer on metreye ulaşıyormuş.


Bir yöre yürüyüş ve piknik yapmak için ancak bu kadar güzel olabilir. Özellikle bahar aylarında dertten-tasadan uzaklaşıp saatlerce vaktinizi geçirebileceğiniz bir cennet. Göçmen kuşlara da evsahipliği yapan göl ve çevresinde her çeşit avcılık yasak.


Göl çevresinde isterseniz bisiklet ile dolaşabilirsiniz. Bu denli güzel olan bir yerde bazı eksiklikler de yok değil! Ne bileyim, koca göl alanında sadece küçücük bir büfe ile hemen girişte bir lokanta bulunuyor. O nedenle gitmeden önce gerekli malzemeleri Adapazarı’ndan temin etmekte yarar var.


-Acarlar Longozu-
Poyrazlar gölünde soluklandıktan sonra yola devam edebilirsiniz. Bu kez hedefte Acarlar longozu bulunmakta. 1. derece doğal sit alanı olan Acarlar longozu, Kaynarca ve Karasu ilçeleri arasında yer almakta. Karadeniz’e 700 metre kadar uzaklıkta.


Sanırım burada öncelikle “longoz” sözcüğünü açmak gerekli. Bu sözcüğün Türkçedeki karşılığı olarak “su basar ormanı” terimi kullanılıyor. Ama, galiba bu karşılığı da biraz anlatmak lazım. Longoz, su içine batmış orman demek. Ağaçlık bölge, yaz aylarında kısmen kurumakta, kışın ise su içinde kalmakta. Yazın suları çekilen longozun toprakları köylüler tarafından tarım arazisi olarak kullanılmakta.


Bilindiği gibi Türkiye’de iki longoz bulunmakta. Bazı uzmanlar Kırklareli yakınlarındaki İğneada’daki longozun daha büyük olduğunu ileri sürmekte. Ancak bazı uzmanlar da Acarlar longozunun tek parça oluşu nedeniyle dünyanın sayılı longozları arasında yer aldığı iddia etmekte. Neyse, bilim adamları arasındaki tartışmayı bir kenara bırakarak Acarlar Longozu'nun mutlaka görülmesi gereken bir doğa harikası olduğunu söylemek gerekir.


Longozda sülün, çulluk, yaban ördeği, yaban kazı, su tavuğu, kaplumbağa, yılan, tilki, çakal, yaban domuzu gibi hayvanlar yaşamakta.


Gölde yayın, sazan, turna, kefal, kızılkanat ve benzeri balıklar bulunmakta. Su menekşesi, su lalesi, göl soğanı, su zambağı ve çeşitli renkte nilüferler de longozun “sakinleri” arasında. İlkbaharda açan göl soğanı ilaç sanayiinde kullanılmakta. Sarı, beyaz ve pembe nilüferler özellikle Haziran ortasından sonra gezi yolunu bir şenlik alanı haline çevirmekte.


16 kilometre uzunluğunda olan longozun 4 kilometrelik kısmında tekne ve su bisikleti ile dolaşmak mümkün. Buraya kadar gidip gezmemek olmaz zaten! Longozda gerekli ihtiyaçlarınızın tümünü karşılayacağınız bir tesis bulunmakta.


-Yenimahalle-
Yola devam ederseniz Sakarya’nın denize döküldüğü noktaya ulaşırsınız. Burada nehrin bir yanı Yenimahalle, diğer yanı İhsaniye adını taşımakta. Yenimahalle’de nehre paralel olarak yapılmış yaya yolunda dolaşıp uygun bir yerde keyifle çay içebilirsiniz.


Yol boyunca son derece leziz balıkların tadına bakabileceğiniz “salaş” lokantalar da bulunmakta. Bu lokantalarda en taze balıkları yiyeceğinizden şüpheniz olmasın. Zaten lokantaların hemen hepsinin kendi teknesi bulunmakta ve sattıkları/pişirdikleri balıkları kendileri tutmakta. Bu nedenle fiyatlar da oldukça uygun!


Bu arada belirtelim, Sakarya’nın denize döküldüğü bölge mersin balıklarının yumurtlama alanı. Uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınan mersin balıklarının avlanması yasaklanmış bulunmakta.


Adapazarı, Poyrazlar gölü, Acarlar longozu ve Yenimahalle gezisi muhtemelen bütün bir günü kapsayacaktır. O nedenle gece Karasu’da konaklayabilirsiniz. Yaz aylarında özellikle İstanbulluların rağbet ettiği Karasu’da her keseye uygun, eli-yüzü düzgün, temiz oteller bulunmakta.


-Maden Deresi-
Karasu’ya 10 kilometre uzaklıkta bulunan Maden Deresi son derece güzel bir piknik alanı. Bölge adını ortasından geçen dereden almakta. Ama o dereye de adını veren yıllar önce bu bölgede maden çıkarılmış olması.


Kısaca anlatalım: Bölgenin geçmişi ile ilgili bir yığın tevatür var. Buradan kurşun, boraks, çinko ve hatta altın çıkarıldığı söylencesi yaygın. Yine anlatıldığına göre ikisi yabancı uyruklu üç kişiden oluşan şirket 1914’de bütün galerileri çökerterek bölgeyi terk etmiş! Ama, tarihi gerçekler biraz farklı. Vaktiyle köy olan Karasu’daki simli kurşun ve çinko madenini işletmek üzeri 1900’de yerli ve yabancı ortaklar tarafından Osmanlı kanunlarına tabi olarak bir anonim şirket kurulmuş.

Bu şirket 1909’a kadar faaliyetlerini sürdürdükten sonra tasfiye olmuş ve yerine bir başka şirket kurulmuş. Öyle, galerilerin havaya uçurulduğu filan da galiba pek doğru değil; çünkü özellikle tepeleri gezmek isterseniz hiç değilse bir kısmı yerinde duran o galerilerin içinden geçmek zorundasınız! Bu arada belirtelim, tepelerdeki yollarda genişlik çoğu zaman bir karış kadar oluyor. O nedenle gezerken son derece dikkatli olmak gerekli.


Neyse, bunları geçelim. Burası da son derece güzel bir piknik alanı. Özellikle ilkbaharda olağanüstü hoş bir yer. Çevre kayın, çınar, ceviz, kestane ve fındık ağaçlarıyla donanmış. Maalesef burada da fazla bir tesis bulunmamakta. Küçük bir büfeden ufak-tefek bir şeyler alabilirsiniz.


Bölgedeki tek tarihi eser yüz küsur yıl önce Hıristiyan işçiler için inşa edilmiş olan kilisenin duvar kalıntıları. Sonuç olarak Maden Deresi birkaç saati sakin, huzur içinde geçirmek için ideal bir alan.


-Melen Ağzı-
Bu gezide uğranacak yerlerden birisi de Melen Ağzı. Melen çayının Karadeniz’e döküldüğü bu yerde isterseniz küçük bir tekne ile çevrede dolaşabilirsiniz. Burada bulunan tek lokantada da artık o gün hangi balık varsa, onunla kendinize mükellef bir ziyafet çekebilirsiniz. Eğer mevsiminde giderseniz civardaki fabrikalardan taze fındık bulabilirsiniz.


Dönüş yolunda Akçakoca’ya uğrayıp son derece leziz ekmeklerden alabilirsiniz. Konuralp’te de müze ve Roma döneminden kalma tiyatroyu gezebilirsiniz.


YAZI: M.Bülent Varlık FOTOĞRAFLAR: M.Bülent Varlık /Tempo Tur Arşiv

3 yorum:

  1. Çok güzel bir seyir defteri olmuş, tebrikler, mutlaka yararlanacağım,

    YanıtlaSil
  2. Bu yazını yeni okuyabildim. Güzel olmuş, eline sağlık Bülent ağabey...

    YanıtlaSil
  3. süperrr....çok görmek istedım...umarım bu dileğimi tempotur ile gerçekleştirebilirim...

    YanıtlaSil