27 Ağustos 2015 Perşembe

MSC İLE EGE, ADRİYATİK TURU -2


Tempo Tur’un deneyimi ve MSC CRUISES ile başladığımız muhteşem seyahatte Adriyatik akşamının kızıl ışıklarında; Albatros’ların veda çığlıkları eşliğinde Venedik’ten ayrılarak çizmenin uç kısmına Bari’ye doğru yol aldığımız yerde noktalamıştık yazımızı. Kaldığımız rotadan enginlere yol almaya devam edelim...





Adriyatik’in uçsuz bucaksız turkuaz rengi sularında uyandığınız görkemli sabahları MSC’nin kuş sütünün bile eksik olmadığı muhteşem kahvaltı ile taçlandırın. Eeee mademki buradasınız; o halde tatil mutluluğun doruklarına çıkacağınız ve kendinizi özel hissedeceğiniz için sizin düşünülen-sunulan her türlü konforun merkezinde olduğunuzu sakın unutmayın. Eğer ‘Bu gemide ah bende olsaydım, açık denizlere yol alsaydım…’ diye kocaman bir aaah çekmek istemiyorsanız geç kalmış sayılmazsınız. Tempo Tur sizi bekliyor…  
 Vee artık Puglia Bölgesinin genel merkezi, Adriyatik kıyısının en gelişmiş şehirlerinden; özellikle de Akdeniz'in doğu kesimiyle ilişkilerinde  önemli bir ticaret ‘Levante Fuarı’ kenti olan Bari İtalya’nın güney yarımadasındaki Napoli'den sonra ikinci büyük kenti Bari’ deyiz. Bari; son zamanlarda geleneksel sanayilere, besin, kimya, dokuma ve makine sanayileri de eklenmiş.  Eski kentin yer aldığı burun dama tahtası şeklinde bir plana göre kurulmuştur, eski ve yeni limanları ayırır. Modern bölge ve ortaçağ ile Rönesans anıtlarını kapsayan eski şehrin kapalı alanları, kuleleri ve daracık sokakları tam bir labirent gibidir.





Gemi limana geldiğinde şehir merkezinden yaklaşık olarak on beş dakikalık bir yürüme mesafesindedir, liman terminalinden Piazza Mercantile’ ye bir shuttlebus (otobüs servisi) hazırlanmıştır. Bu arada çıkış işlemleri için liman yetkililerinden onay bekleyen gemi personeline sizlere gemiye verilen ve dışarda (bazı yerlerde) pasaport taşımanıza gerek kalmayacak olan MSC Gemi Kart’larınızı göstermeden çıkmamalısınız.  Shuttlebus’lar yaklaşık 8,5- 9 euro civarında olup tüm gün 15-20 dakikada bir servis yapar. Biletiniz tüm gün geçerlidir. Eğer turlarına katılacaksanız karaya iner inmez zaten sizi tur otobüslerine aktaracaklardır.

Roma döneminde bir karayolları kavşağı olan Bari, önce Lombardların sonra da Bizanslıların eline geçmiş.  841’de ise Araplar tarafından fethedilerek 871'e dek Abbasi egemenliğinde kalmış. 11. yüzyılın başında özgür bir kentken, 1071'de RobertoGuiscardo tarafından ele geçirilmiş, Ortaçağ'da Haçlı seferlerinin başlangıç noktası olan zengin bir kentmiş. 1813'te de Napoléon'un generallerinden olan Murat kente bugünkü ilk şeklini vermiş. Modern kent ise 1860'tan sonra hızla gelişmiş.

 St. Nicolas (yani Noel Baba)’nın kemikleri Demre’den alınıp buraya getirilmiş, her yıl bu tarihte ise kutlamalar yapılıyormuş. Basilikadi San Nicola görmek isteyenler için. Ayrıca önemli bir bilgi dahaaa... Pavoretti bizim opera’mızda yeterli bulmayıpta!... yol verildiğinde  kalkmış Bari’nin en büyük, İtalya’nın ise dördüncü büyük tiyatrosu olan Teatro Petruzelli’ye gelip işe başlamış ve dünyaca ünlendiği yer de burası olmuş...



Milyonlarca zeytin ağacının olduğu bölge olan Bari’de ‘extravirgin’ olarak bildiğimiz yağlık zeytin üretimi yapılarak tüm dünyaya ihraç ediliyor. Bu bölgede aynı zamanda badem, vişne, kiraz, kayısı ve diğer meyveler ve tabii ki üzüm de üretiliyor. Ve vişne, kiraz gibi meyveler; mutluluğun ağızda eriyen hali tutkunu olduğumuz çikolataların yapımı için ihraç ediliyor. Badem şekeri ise buradan tüm dünyaya yayılmış. Badem likörü de tadılması gerekenlerden. Gerçi İspanya’da badem likörleri ile çok ünlü. Bölge çok bereketli ve bu tür meyveler için uygun bir iklime sahip. Toprağın ve iklimin kalitesini tamamen etkilediği  bölgede ise üzümler özel bir sistemle kurulan bağlarda yerden kurtarılarak yukarıya alınıp oluşturulan mikro klima sistem ile hem daha iri ve kaliteli, hem de kuşlardan korunarak olgunlaştılıyor. 

ALBEROBELLO (Masal Kent)
Alberobello’ya giderken Putignano kasabasından geçeceksiniz. Bu küçük, şirin kasaba’nın çook ta büyük bir ünü var aslında. Yolun iki yanında yer alan gelinlik dükkanları ve butikler her yıl neredeyse tüm dünyanın en ünlü modacılarına gelinlik modelleri konusunda ilham verir olmuş. Her yıl sonbaharda başlayan ve uzunca bir süre devam eden festivalde her biri diğerinden emsalsiz binlerce gelinlik neredeyse % 80’lere varan indirimlerle satılıyormuş. Genç kızlara, kızı ve gelin adayı olanlara tüyo… Elmaslarla bezenen dünyanın en pahalı gelinliği de burada dikilmiş.
Taranto yönünden Bari ye bir buçuk saat uzaklıkta olan ve 1995’te UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren ‘Trulli’  denilen konik evleriyle ünlü Alberobelloise  gerçekten görülmeye değer bir yer. Halkı tarımla uğraşan beyaz badanalı yuvarlak evler, gri renkli konik çatıları, spiral plan üzerinde ve yine bu bölgeden çıkarılan küçük kireç taşlarının harç koymadan üst üste yerleştirilmesiyle oluşturulmuş. Kendinizi neredeyse şirinler’in masal kentinde hissedeceğiniz Alberobello’da Trulli evlerinin ilginç bir öyküsü var… Kralın 13. yy. sonlarında çıkardığı bir kanunla daha fazla vergi almak amacıyla verdiği emir gereği 2. Acquauia Dük’ü Girolamo’nun izinsiz yerleşim kurulmasını yasaklar… Çünkü yerli halk artık daha fazla vergi ödeyecektir Alberobello’ya yeni yerleşenler gün geçtikçe artınca da Dük Girolamo, vergi ödememek için halka Trulli şeklinde evler yapmalarını şart koyar... Çünkü bu evlerde harç kullanılmamaktadır. Vergi memurları sadece koni şeklindeki çatısız yapıları evden saymıyor ve bunlardan vergi almıyordu. Ve böylece Kralın vergi memurları geldiğinde yığma taş evlerin çatısı üzerinde bulunan kilit taşları bir ipe bağlı olduğundan çekildiğinde kolayca yıkılabileceği şekilde harç koyulmadan yapıldığı için halk vergi ödemekten kurtuluyordu. Taş taş üstünde görmeyen vergi memurları da geri dönmek zorunda kalıyordu. Böylece Alberobello’daki tüm yapıların çatısında harç kullanılmadan sadece yığma kireç taşı olarak yapılmaya devam edilmiş;  bu da bir gelenek haline gelmiş. Bölgedeki en eski evin geçmişi 16’ncı yüzyıla kadar uzanıyor. Aslında bu evler Harran evlerine benzeyen bir çatı yapısına sahip, ama tarihleri çok daha eskiye dayanıyor.
Yörede likörü yapılmayan hiç bir şey yok dersem şaşırmayın. Kaktüs ve kavun likörünü kesinlikle öneririm. Bunların yanında birbirinden farklı hediyelik eşyaları, dantelleri, ünlü kırmızı biberleri, seramikleri ve rengarenk makarnaları görülmeye, bir kaçından da almaya değer tabii ki... Bu arada İtalya’nın geleneksel Tarantelladansı’nın da adını Taranto’dan aldığını anımsatmalıyım.
Saat 15.30 civarında  gemiye geri dönerek, sıcak enfes kahvemizin yanında atıştırmalık lezzetlerle yörenin ünlü ezgileri eşliğinde muhteşem manzarayı seyrederek limandan ayrılıyoruz. Puglia kıyısından, Bari’nin Mola şehrinden, Monopoli’den ve sağ yandaki Birindisi’den yaklaşık 7 milli mesafeden;saat 22.00 civarında ise ‘Otranto’ Burnu’ndan geçerek İtalya sularından ve Adriyatik’ten çıkıp İyonya Denizi’ne; Yunanistan kıyılarına doğru ilerliyoruz. Bu arada yolculuğunuz boyunca saatlerinizin ileri-geri ayarlarını yapmayı unutmamalısınız.
KATAKOLON - YUNANİSTAN

Katakolon Batı İllia’da bulunan Pygros eyaletinin çok küçücük bir Akdeniz kasabasıdır. Ancak gemilerden liman vergisini az alıyor olmaları koca gemilerin uğrak noktası olmasını sağlamış. Merkezi İyonya denizine bakmaktadır. Katakolon yarım ada üzerindedir ve ilk kez 1865’te açılan Denizfeneri’ni güneybatı kısmında görebilirsiniz.Olimpiya’ya açılan bir kapı olan Katakolon’da olimpiyat oyunlarının başladığı ilk yer olarak bilinen Olimpia antik şehrinin bulunması ayrı bir önem kazandırıyor. Burada eski Yunanlılar bin yıldan bu yana dört yılda bir mitolojiye göre Tanrılar Tanrısı olan Zeus’a adanan kutsal oyunları düzenliyorlar,tapınak kalıntıları, atletik kare stadyumları (atletik oyunların yapıldığı alan), tapınaklar ve hazineler, şimdi modern arkeoloji müzesi, eski klasik heykelleri ve zafer heykeli olan ünlü Niki heykeli yer alıyor, tura katılırsanız görebilirsiniz.
Katakolonlular sıcak, samimi ve yardıma hazır insanlar. Üstelik alışverişlerinizde pazarlığı da rahatlıkla yapabilirsiniz. Bir çoğu Türkiye’ye gelmiş- yaşamış, ya da mutlaka ailelerinden birileri ülkemizden gitmiş. Kıyıda bulunan kafelerde denizin sessiz maviliğini ve duruluğunun tadını çıkararak sokak çalgıcılarından Yunan müziklerini keyifle dinleyebilir, içeceklerinizi yudumlayabilirsiniz.
Katakolon İzmir arası mesafe 389 deniz mili. Yunanistan kıyıları boyunca seyahatinizde gece Cephalonia adasını, İyonua’nın bir bölümü olan ve Peleponnese kıyısında bulunan Zakinto, daha sonra Sapienza adasını görebilirsiniz. MSC Cruise akşamüstü Tainaro burnundan geçtikten sonra 20.00’ye doğru Maleas burnunu transit geçip, Ege Denizinin Parapoia, Kea, Falkonera, Dimitros ve Kefalos gibi adaları arasında güneş doğarken Türk karasularına ulaşıyor, Karaburun yarımadasından İzmir Körfezi’ne yöneliyor.
Türkiye kara sularına girdikten sonra sabah yedi civarında İzmir limanına demirleyecek olan gemide artık gezinizin sonlarına geldiğinizi üzülerek fark ediyorsunuz. Rüya gibi geçen gezinin ardından diğer limanlardan binen bir yabancı konuklar Efes turuna katılmak üzere karaya çıkıyor. Eğer daha önce görmediyseniz siz de katılabilirsiniz, ancak gemide kalıp son an’ların keyfini çıkartmakta göz ardı edilemeyecek kadar güzel bir fikir...Çünkü bu kadar zamana rağmen gemide hala gezip göremediğiniz yerler olduğunu göreceksiniz. İzmir gezisi ardından yine demir alıp Çanakkale Boğazına ve İstanbul’a doğru yol alıyoruz.Gece saatlerinde stratejik açıdan büyük önemi olan ve ünlü Çanakkale savaşlarına da sahne olan Çanakkale boğazına girerek, kılavuz kaptanı gemiye alıp yaklaşık 3 saat boyunca İstanbul’a doğru yol alıyoruz. Boğazdan Marmara denizine girip Avrupa ve Asya‘yı birbirinden ayıran boğaza girerek Avrupa yakasına ulaşıyoruz. İstanbul’da sabah 9.00 civarında pasaportlarımız ve İstanbul turuna katılmak isteyen diğer konuklarla gemiden ayrılıyoruz.
Gemide alışverişin tadın çıkarabileceğinizi, bir çok markanın ürünlerini; makyaj, mücevherler, aksesuarlar, çanta ve ayakkabılar, MSC logo dükkanında gemi ile ilgili hediyelik eşya seçenekleri, dutyfree alışverişlerinizde çikolata-alkollü içecekler- elektronik ürünleri çok daha uygun fiyatlara ve sayısız seçeneklerle alabileceğinizi, her gün konuklar için özel teklif ve promosyonları odanıza bırakılan Daily Specials’den takip etmeyi ve bilgilenmeyi, akşamları sizler için hazırlanan eğlence ve şovları, tiyatroları, (örneğin tarantella dans dersini), farklı barlarda düzenlenen etkinlikleri, sanal dünya ve 4D sinemaları, F1 simülatörü, anılarınızı dondurmak için fotoğrafçıları, kütüphaneleri, oyunlar için gazinoları, sauna, buhar odası ve solaryumu, fitnes merkezlerini, spa’ları, gençler için graffıty ve oyunları, disko’yu, bar ve resepsiyon alanlarında sık sık düzenlenen klasik müzik şölenlerini, platin salonda salınıp; pırıl pırıl pırıldayan merdivenlerde poz vermeyi, moda şovlarını izlemeyi, Kaptan’la tanışıp fotoğraf çektirmeyi, gala yemeklerine katılmayı pişman olmamak için sakııın ha  unutmayın...










MSC ve profesyonel ekipleri sizi unutulmaz anılarla döneceğiniz seyahatler için  İstanbul, ya da İzmir’de bekliyor. İstanbul Boğazının görkemli manzarasında yeni yolcularını karşılarken; ayrılan konularına Arrivederci diyor. Mutlu kalın...


Yazı ve Fotoğraflar:Nuray Özener Değirmencioğlu

2 yorum:

  1. Bu yazıda da hiçbir kişisel izlenim, gözlem, gemiyle ilgili bilgiler ve yolculuğun püf noktaları verilmemiş.

    YanıtlaSil
  2. Her sektörün ihtiyacını analiz ederek geliştirilen, satıştan satın almaya, muhasebeden finansa, e-ticaretten personel yönetimine kadar tüm çözümler için DİA yazılım kalitesinden yararlanın.http://www.dia.com.tr/ #Dia #yazilim #DİAYazilim

    YanıtlaSil