5 Mart 2018 Pazartesi

PERU, CUSCO

1781 yılında yaşanan uzun kuraklığın neden olduğu sıkıntılar yetmezmiş gibi İspanyollara karşı büyük bir direniş gösteren yerli Tupac Amaru İspanyollar tarafından yakalanır. Önce ailesi ve yakınları idam edilen Tupac, dört farklı istikamete koşmaya hazır atlara bacak ve kollarından bağlanır ve aynı anda koşmaya başlayan atlar tarafından parçalara ayrılarak infaz edilir. Tam bu anda da uzun zamandan beri kuraklık yaşayan ülkede şiddetli bir yağmur yağmaya başlar. Bu nedenle de yağmurun, Tupac Amaru’nun başka bir bedende dünyaya dönen ruhunun sesi olduğuna inanılır.
İnkalar tarihinde yaşanan bu trajediye şahit olmuş şehrin adı Cusco. Bir zamanlar başkentlik yapmış bu tarihi şehrin kendisi ve çevresi, İnka medeniyetinin örneklerine sahip olması açısından Peru’da özel bir yere sahip. 
Şehir, son derece yüksek bir alana yerleşmiş. Cusco’nun merkezi olan Plaza de Armas’ın 3.460 metre yüksekliğinde olduğunu belirtmek şehrin yüksekliği hakkında net bir fikir verecektir. Genelde Peru’daki geziler yüksek irtifada yapıldığından ve bizim gibi olanların vücut yapıları da buna uygun olmadığından nefes darlığı çekilmesi normal. Bu maksatla Peru’da birçok yerde oksijen maskesi satıyorlar. Otellere geldiğimizde bizi coca çayı ile karşılıyorlar. Yerel halk coca yapraklarını çiğniyor. Ayrıca cocalı şekerlemeler de yapmışlar. Coca bitkisinin nefes darlığına yararı dokunduğuna inanılıyor. Ancak bağımlılık yaptığı da kaçınılmaz bir gerçek. Peru’da gezerken yüksek yerlerde hissedilen nefes darlığına karşı alınacak en etkili önlem, katiyetle yavaş hareket edilmesi. Gerçekten çok etkili oluyor. İki gün sonrada vücut buna alışıyor. Yine de gezinin devamı süresince yavaş hareket etmekte fayda var.
Yaptığım tüm uçak yolculuklarında hava alanlarına uçaklar inmek için alçalırlar. Cusco bunların istisnası. Çünkü uçak, Cusco hava alanına inmek için alçalmıyor, aksine daha da yükseliyor, yükseliyor ve piste tekerleklerini koyuyor. Enteresan ve Cusco’ya özel bir durum. Uçak, yükselirken de dağların arasından zikzak çizerek görülmeye değer vahşi bir manzara eşliğinde uçuyor. Cusco’yu özel yapanlardan birisi de doğal yapısı. 12 dağ ile çevrelenmiş bir ovaya kurulmuş olan Cusco’ya kainata açılan kapı diyorlar. Cusco, göbek deliği manasına geliyor. Gerçekte Keçuva dilinde Qosqo olan ismi İspanyollar tarafından Cusco olarak değiştirilmiştir. Cuzco, 1983 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiş.

PLAZA DE ARMAS
Cusco’nun ana meydanı hiç kuşkusuz Plaza de Armas. Amerika kıtasını istila eden İspanyolların alışılmış mimari tarzı. Biz de her gittiğimiz yerde bunu görmeyi yadırgamaz olduk. Tabii ki meydanın olmazsa olmazlarından olan katedral, en görkemli yapı. Bu ikili her gittiğimiz şehirde karşımıza çıkıyor. Yarım milyona yaklaşan nüfusu olan şehirde birçok kilise bulunuyor. Atalarının dinini bırakan Perulular, bugün son derece dindar Katolikler.
İspanyollara karşı direnişte bulunan Tupac Amaru’n burada idam edilmesinden dolayı halk tarafından meydana Plaza Huacaypata yani Gözyaşı Meydanı da deniliyor. Bu gün restoran, kafe ve hatıra eşya satan dükkanları ile meydan, şehrin bir eğlence ve cazibe merkezi.
Meydandaki dikkati çeken binalar, 16.yy.da inşa edilmiş katedral ile 17.yy.da Huayna Capac’ın sarayı üzerine yapılmış Cizvit kilisesi. Katedralin içinde üç kilise yan yana olup ağaç işçiliği dikkat çekici. Yapımı 97 yıl süren katedralin mihrabını süslemek için 1200 ton gümüş kullanılmış. Şapellerin birisinde bulunan resimde İsa siyahi olarak gösterilmiş. Depremlerin prensi olan İsa heykelinin giysileri, her perşembe günü değiştirilmekte. Katedralin yüksek duvarları: Cusquena okulu ressamlarının en iyi resimlerinden örnekleri içermekte. Bunlara ait 400 tablo arasında öne çıkan: Marcos Zapata tarafından yapılan “Son Akşam Yemeği” tablosu. Sacrist bölümünde: “Van Dyke” tarafından yapılmış “çarmıha gerilme” resmi, ilgi çekenlerden.

GÜNEŞ TAPINAĞI (KORICANCHA)
İnkalar, altının güneşin alın teri, gümüşün de ayın gözyaşı olduğuna inanırlardı. İspanyollar, ise her ikisine sahip olmanın zenginlik olduğunu kabul ederlerdi. İspanyollar alıp memleketlerine göndermeden önce Altın Kale manasına gelen Koricancha’nın duvarları, altın ve gümüş; tavanları, renkli tüylerle kaplı imiş. O zamanlar altın ve gümüş bol. Bu gün de Peru, altın üreticisi olarak dünyada yedinci, gümüş üreticisi olarak dördüncü sırada. Bu tapınak, İspanyol kayıtlarına göre, Güney Amerika’nın en önemli tapınağı ve büyük taş bloklarının kütle halinde harç kullanılmadan üst üste konulmasıyla inşa edilmiş. Bu nedenle de hiçbir depremden etkilenmemiş. Ama altın süslemeler, İspanyollar tarafından eritilerek ülkelerine taşınmış. Girişte, altından yapılmış güneş, ay ve yıldızların resmedildiği, dünyanın yuvarlak görüntülendiği orijinal olmayan baş kitabeleri var. Tapınak, Güneş Tanrısı İnti adına yapılmış. İnkalar, imparatorlarını güneşin oğlu olarak görüyorlarmış. Burada yapılan törenlerde Güneş Tanrısı İnti’ye çiçekler, yemekler ve hayvanları ateşe atarak armağan veriyorlarmış.


Tapınağın üzerine 17.yy. inşa edilmiş olan St. Dominique kilisesi, 1950 yılında meydana gelen bir depremde yıkılmış. Bugün İnka mimarisinin karakteristik tarzı olan içe eğimli duvarlar ve kapılardan başka İnka medeniyetine ait bir şey görmek mümkün değil.PUCA PUCARA (KIZIL KALE)
Cusco’ya 7 km. uzaklıkta olan kale hakkında fazla bir bilgi olmamakla birlikte, Cusco’yu savunmak maksadıyla Pachacutec döneminde inşa edildiği düşünülmekte. Cusco’ya yaklaşma yollarını kontrol edebilecek hakim bir noktada yapılmış. Duvarlarının kırmızımsı olması nedeni ile buraya “Kırmızı Kale” diye anılmakta.OLLANTAYTAMBO KALESİ 

Kale, eteklerine konuşlanmış Ollantaytambo Kasabasının sırtını dayadığı dağın yamaçlarında tepeye doğru kurulmuş. Ollantaytambo Kalesine çıkmak ve burada bulunan tapınağa ulaşabilmek için çok sayıda merdiveni tırmanmak gerekiyor. İnka mimarisinin geleneksek özelliklerini taşıyan kalede teraslar, su kanalları ve yollar birbirine bağımlı bir düzen içerisinde yaşayanların ihtiyaçlarını en iyi karşılayacak şekilde inşa edilmişler. En tepeye çıktığımızda kendimizi biraz daha uzansak bulutları tuta bilecekmiş gibi onlara yakın hissediyoruz. Buradan Ant dağlarının görüntüsü muhteşem. Kalenin burç şeklindeki en yüksek yerinde Güneş Tapınağı’nın kalıntıları yer alıyor. Buradan da muazzam büyüklükteki kaya kütlelerinin bu kadar yükseğe nasıl getirdiklerinin gizemi içerisinde aşağıda uzanan kasabaya ve karşı dağlara bakıyoruz. Güneş Tapınağı, İspanyollardan nasibini almış ve tamamen yok edilmiş. Şu anda taban taşları duruyor. Karşı dağlarda gördüğümüz birkaç katlı ve sıralı odalardan oluşan yapılar, eskiden depo olarak kullanılmak maksadıyla inşa edilmişler.

SACSAYHUAMAN KALESİ

 Cuco’ya yaklaşık 3 km. uzaklıkta, şehrin en kritik girişini korumak için kurulmuş. Gerçekten de, İspanyolların istilasında yüzlerce İnka savaşçısı burada savunma yapmışlar. İspanyol ve depremlerin neden olduğu tahribatlarla bugüne kadar ancak üçte biri ayakta kalabilmiş. Burada bulunan 100 metre çapındaki daire şeklindeki arenalardan tesisin bir bölümünün kutsal maksatlar için kullanıldığı düşünülmekte. Kalenin inşaatında harçsız kullanılan 100 ton ağırlığında çok büyük kaya kütlelerinin hangi teknikle buraya getirildikleri ve üst üste nasıl konuldukları gizemi hala aklımızı kurcalıyor. 




TAMBOMACHAY HAMAMI
Burasının, 1500 yılında inşa edilen İnka hamamı olduğu ve daha ziyade dini bir merkez olarak kullanıldığı değerlendirilmektedir. Yapıda su yolları ve tepenin üzerinde çeşmeler bulunmakta. Hamamdaki taş işçiliğinin mükemmel kalitesi, burasının sadece törenlerde yüksek asil sınıf tarafından kullanıldığını göstermektedir. Yapı harcı kullanılmadan mükemmel oyma ve eşit olmayan şekilli kayalardan inşa edilmiş. Yapının kalıntıları: temelde 3 platform şeklindedir. Kaynak suyu, zemin seviyesinden aşağıya iki kanalla dökülmekte.



WIRACOCHA TAPINAĞI, RAQCHI

Cusco’dan 110 km. uzaklıkta olan Raqchi, Wiracocha Tapınağı ile ünlü bir ören yeri. Buradaki hediyelik eşyaların satıldığı pazar alanı, son derece renkli bir görüntüye sahip. Geleneksel kıyafetleri içinde satışlarını yapan yerel kadınların görüntüleri son derece keyif veriyor.
Wiracocha Tapınağı göz alıcı yapısı ile dikkati çekiyor. İspanyolların yıkımından önce 92 m. uzunluk ve 25 m. genişliğe sahip üçgen ve iki katlı devasa çatısının, İnkalar döneminde en geniş tek parça çatı olduğuna inanılmaktadır. Tapınak, yaklaşık 20 m. yüksekliğinde kerpiç duvarlardan oluşuyor. Çevresinde rahip ve yöneticilerin kaldığı yaşam alanları ile yiyecek ve silah sakladıkları depolar bulunmakta.


Saygılarımla.
Yazı ve fotoğraflar:Olay Salcan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder