Yaşını sordum bir giz gibi güldü
Kimi seksen dedi köylülerden kimi yüz
Yüzüne baktım bir giz gibi güldü
Tunceli’den bahsedeceksek eğer Bülent Ecevit’in bir dörtlüğüyle başlayalım bu etkileyici ve doyulmaz diyara. Evet çok etkileyici bir coğrafya. Giderseniz eğer şaşırmaya ve hayran kalmaya hazır olun. Bölgenin etkileyiciliği adeta Fırat Nehrinden (Karasu) geçince başlamakta. Dar bir vadiden tırmanışa başlıyorsunuz, tırmandıkça bölge size kendini tanıtmaya başlıyor, ama kibar, naif, gururlu, ve çok sevgi dolu bir şekilde. Her şey bir şiir tadında. Şiir demişken; genelde bu gezimizde ilk durağımız Cemal Süreya’nın memleketi Pülümür oluyor. Sanırım şiir ve şiirsellik bölgenin doğasında var. Bazı yerlerde sulara bakıp bakıp, uzun hayallere ve yaşanmışlıklara dalıyoruz, bazen de etrafımızda yükselen heybetli dağların etkisiyle kendimize geliyoruz. Bir tarafımız, bizi kendine doğru çeken Munzur Dağı, bir tarafımız Düzgün Baba dağı, bir tarafımız Kırklar Dağı ve daha nicesi. Hepsinin oturup dinlemeniz gereken bir hikayesi, bir türküsü var. Anlatmakla bitmez buraların hikayesi, Kutu deresini mi anlatırsın, mercan deresini mi, yoksa Peri çayını mı ? Peki ya efsanevi Munzur suyu ?
Bölge sizi sevgi dolu karşılıyor her zaman. Ve insanları da coğrafyası kadar etkileyebiliyor. Eğitim oranın en yüksek olduğu yerlerin başında geliyor genelde. Ve aynı zamanda suç oranının en düşük olduğu yerlerden biri.
Anadolu, inanç çeşitliliği, ve inançların doğurduğu kültürler açısından çok zengin bir yerdir ve Tunceli bu zenginliğin ilk sıralarında yer alıyor sanırım. Alevi inancının ve bu inançla yoğrulmuş kültürün en yoğun yaşandığı yerlerden bir tanesidir. Kadın faktörünün inançtan doğan sebeplerden ötürü çok önemli olması çok çok memnun edici. Bu kültür ve felsefe sizi çok derinden etkileyecek. Bölgedeki ziyaretler, çoğumuzun hayatında pek karşılaşmayacağımız ritüellere tanıklık etmemize vesile oluyor. Mumlar yakılır, aydınlığa götürecek ışıktır o, ve yaradana dua edildir, lokmalar dağıtılır, hep beraber yenilir, içilir, cinsiyetlerin, mevkilerin, paranın kapı önünde bırakıldığı, herkesin yaradanın verdiği can ile girdiği ve birbirine Can diye hitap ettiği yerlerdir. Munzur Baba'nın, Düzgün Baba'nın, Cemal Derviş’in huzuruna çıkılıp dua edilen yerlerdir.
Bozulmamış, el değmemiş doğası hayran olunası, ve bu güzelliklerin korunmasının en önemli sebebi, bölge insanının inanç felsefesinden dolayıdır. Suların, dağların, kutsal sayıldığı, bir coğrafyadır. Munzur vadisinden, kendinizi hayatın tüm dertlerinden, sıkıntılarından arındırmış bir şekilde Munzur suyunun o etkileyici sesiyle yürürken, o dağlarda serbestçe gezen bir Ceylan, bir dağ keçisi eşlik edebilir size 🙂. Yaz aylarında gitmişseniz, ve sıcaktan bunaldıysanız, yüzüp serinlemek isterseniz halk plajları var 😊( deniz olmasa bile) Munzur suyu ve Kutu Deresi'nin kenarlarına yapılan plajlarda yüzmek, insanın ömründe yapması gerekenler listesinde mutlaka yer almalı.Bu güzel diyarda buluşma dileğiyle...
Yazı ve fotoğraflar: Ahmet Kurt
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder