Kim derdi ki, motosikletimle Ankara’dan yollara düşüp, ilk kez 99 senesinde gittiğim Kathmandu’ya, tekrar tekrar döneceğim?
Başkent Kathmandu’nun her sokağı ayrı bir büyüler insanı. Küçük tapınaklar, kafalarında mal taşıyan hammallar, yiyecek çalan maymunlar, aralarında köşe kapmaca oynadığınız bisiklet ve motorlar...Tempo Tur’un misafirleriyle Kathmandu Havalimanı’na iner inmez, buranın küçüklüğünü anlatmaya çalışıyorum. Etrafımızdaki dağların da Himalayalar olmadığını, Himalayalar’ın çok daha görkemli ve her daim karla kaplı olduğunu, bunların sadece Katmandu Vadisi’ni çevreleyen tepeler olduğunu söylüyorum.
Havalimanından otelimize giderken, adeta hiç oturmadan, yolun aslında kısa ama trafiğin çok yavaş aktığını anlatıyor ve otel odalarımıza girip fazla da oyalanmadan hemen kendimizi sokaklara atma fikrine herkesi ikna etmeye çalışıyorum. Çalışmalarım da işe yarıyor!
Tibet’in eteklerinde Budist hacıları da gördüğümüz Bothnah Tapınağı en sevdiğim yer belki de. Stupa’yı tavaf(kora) eden hacılara ayak uyduramayanları hemen bir kafenin terasına götürüyorum, ve onlarla manzarayı seyrederek Tibet Momo’su atıştırıyoruz.
Bir başka gün, kutsal Bagmati Nehri kenarında meşhur, Pasipatinah Hindu Tapınağı’nı ve ölü yakma torenlerini seyrediyoruz. Gördüklerimiz karşısında adeta donup kalıyoruz...
Ardından, Kathmandu Vadisi’nin iki ayrı tarihi şehri, Bhaktapur ve Patan’ı geziyoruz. Artık yürümekten ayaklarımız iyice yoruluyor, otelimize dönüp bir ayak masajı yaptırıp, bir de masala çayı alıyor, cennet bahçemizde sohbete dalıyoruz...
Elbette bu günler geri geri gelecek ve biz Himalayalar’ın eteğinde tekrar buluşacağız! Sağlıkla, sıhhatle!
Yazı ve fotoğraflar: Veysel Bayam
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder