12 Mayıs 2020 Salı

Kemaliye

Orda bir köy var, uzakta
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür...

Ahmet Kutsi Tecer’in dizeleriyle başlıyoruz Kemaliye’yi tanımaya.. Sırtını Sarıçiçek Dağları’na yaslamış, Munzurları seyreder Kemaliye. Erzincan ili sınırları içinde olan Kemaliye, Elazığ, Malatya ve Tunceli illerimiz sınırında, Fırat Nehri’nin en büyük kolu olan Karasu’nun oluşturduğu vadinin yamacına kurulmuş bir hazinedir.





Eski ismi Eğin olan Kemaliye’nin isim kökeni hakkında birçok farklı görüş bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi; Eğin isminin Ermenice bir kelime olan ve anlamı ‘’kaynak, pınar’’ olan Akn(agn)kelimesinden geldiği düşünülmektedir. Başka bir görüş ise Eğin adının Göktürk-Uygur yazıtlarında ‘’Eğin yakara saç gıdıka’’ olarak karşımıza çıktığı ve ‘’Cennet gibi güzel bahçe’’ anlamına geldiği, Evliya çelebinin anlatımında “Eğine” isimli bir prenses tarafından kurulduğu ve kente kendi ismini verdiği, son olarak bu adın Bizans döneminde buraya Egina isimli bir Yunan adasından göçmüş olan kolonistlerden geldiği düşünülmektedir. Fakat günümüzdeki ismi; Eğinlilerin milli mücadeleye vermiş oldukları maddi ve manevi destek, daha sonra kendi istekleriyle Mustafa Kemal Atatürk’ün ikinci ismi olan ‘’Kemal’’ adını yaşadıkları şehre vermek istemeleri ve bunu da Eğin Misak-ı Milli derneği başkanı Hanifizade Ömer Lütfü (ARITAN) bey tarafından çekilen bir telgrafla beyan etmeleri sonucu, Eğin ismi 21 Ekim 1922 yılında Atatürk’ün de isteği ile KEMALİYE olarak değiştirilmiştir.
Anadolu topraklarına kalıcı anlamda 1015-1021 yıllarında Türk akınları artmış bununla beraber bu topraklarda kalabilmek için savaşlar yaşanmıştır. 1058 yıllarında bölge Türk boyları ile tanışmaya başlamış ve bu dönemde Eğin Ermeni ve Rum halklarının da yaşadığı bir coğrafyadır, Anadolu Selçuklu devletinin dağılması ve sonrasında Doğu Roma devletinin denetimine giren bölge 1413 1421 yıllarında Çelebi Mehmet döneminde Osmanlı devletine katılmıştır. Yavuz Sultan Selim döneminde “et kethüdalığı”, Sultan IV. Murat döneminde ise “odun ve kömür kethüdalığı” yapmış Kemaliye, ticaret yolları üzerinde yer alması nedeniyle büyük önem taşımıştır. Ancak Tanzimat Dönemi sonrasında kapitülasyonlar ve ekonomik sistem değişikliği nedeniyle, büyük şehirlere hatta ülke dışına çok göç vermiş ve nüfusu giderek azalmıştır. Gurbete gönderilen eşler, erkek kardeşler, oğullar içindir Mani Yolu.. Kadınların, evlerinin erlerine yazdığı maniler, günümüzde mani okuma kültürünü canlı tutmak amacıya levhalara ya ılmış, gelen ziyaretçilerin okumasını beklemektedirler.. Mani Yolu’ndan şehrin dar, taş döşeli ve hatta merdivenli sokaklarından şırıl şırıl sesini uzaktan duyabildiğimiz Kadıgölü ‘ne inilir. Hala işlevini sürdüren, dokuz ayrı su kaynağıyla dönen un değirmenini görürsünüz önce. Merdivenlerin bitiminde, sağınıza dönerseniz Lökhane, solunuza dönerseniz Orta Cami ve Kadıgölü Şelalesinin en güzel karesiyle buluşursunuz..
Şehir merkezine doğru inerken, ahşap ve taş temelden oluşan ama en çok kapı süslemeleri ve tokmakları ile eşsizleşen Kemaliye evleri poz verir.. Merkezinde yer alan eski Kilise bugünkü Etnografya Müzesi gezilmeye değer yerlerdendir.
Kemaliye’yi küçük paragraflara sığdırmak çok zor. Ocak Köyü, Ahmet Kutsi Tecer’in doğduğu evin de bulunduğu Apçaağa Köyü, Sırakonaklar Köyü, Ayşe Kulin’e roman yazdıran Erzincan eski valisi merhum Recep Yazıcıoğlu’nu da konu aldığı “Köprü” romanının adı gibi köprüleriyle de meşhur, küçük, bilinmeyen bir dünya Kemaliye.




 Prof. Dr. Ali Demirsoy’un memleketi Kemaliye’ya kazandırdığı Tabiat Tarihi Müzesi kesinlikle bir diğer ziyaret noktasıdır. Endemik flora ve faunası, Karasu’da (Fırat) mevsime göre yapılan tekne turları Kemaliye’de alternatif turizm aktivitelerini doğurmaktadır. Kemaliye Karanlık Kanyon ise Fırat nehrinin oluşturduğu her iki tarafı yer yer 500-600 metre yükseklikte ortalama 9 km uzunluğunda Dünyanın en büyük 2.kanyonu olarak gösterilmektedir. Kapalı bir ekosisteme sahip doğal güzellikleri ile son yılların en önemli macera noktası haline gelmiştir.


Ahh Taş Yol.. Emeğin ve azmin 132 yıllık zaferidir taş yol. Dünyanın en zor yollarından bir tanesi olan, bölge halkının kazma kürek ve kendi yöntemleri ile 1870 yıllarında kazılmaya başlanmış, 3 Ağustos 2002 yılında tamamlanmıştır. 8.5 km uzunluğunda 4,5 km tünellerden oluşan yer yer toprak-taş bir yanı kireç taşı kayalıklar bir yanı karanlık kanyonu arşınlayan Fırat nehrine bakan ve her km de ayrı hikâyesi olan, Kemaliye’yi İç Anadolu’ya bağlamak için yapımı başlayan yol 1990’lı yıllarda eski Erzincan Valisi olan rahmetli Recep YAZICIOĞLU’NUN da destekleri ile halk ve devlet el ele vererek mutlu sona ulaşmıştır. Kemaliye halkının Ankara –İstanbul ve ticaret yaptıkları yerlere daha rahat ve kısa sürede ulaşmak aynı zamanda Kemaliye’yi çıkmaz sokak olmaktan kurtarmak için verdikleri amansız mücadelenin öyküsüdür...

Yazı ve fotoğraflar Şaheser Çelik

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder